hissedildiği halde adlandırılamayan şeylerdir belki. iyi veya kötü bir şey olacağı zaman kalbin neredeyse ağızda atması gibi adı konmayan, konamayan anlardır mesela. anlatılmaz korkulur sadece...
küçükken annemin yaptığı un kurabiyeleri vardı, ortaları açık şekildeydi, fırından çıkar çıkmaz annem ortalarını reçelle doldururdu, çilek reçeli...o kurabiyeyi ağzıma her attığımda gözlerimi kapatıp yerdim. çilek tadı kurabiye bi de ... işte onu hala anlatamıyorum ama hissediyorum şu anda bile...şimdi okulun karşısındaki pastaneden, başka yerlerden kurabiyeler yiyorum ama hiç birisinde o hissettiğim ama anlatamadığım şey yok...belki de o zaman çoçuk olduğum ve oyunun en acıktığım yerinde annem onu getirdiği için bu kadar çok sevdim o kurabiyeleri, güzel olan anıları hatırlattığı için.
hissedersin ama anlatamazsın bir türlü dilin varmaz söylemeye karşıdakinin tepkisi nolacak diye kaç geceyi uykusuz geçiririz. günler boyu düşünüp dururuz en sonunda o karşımızdadır ancak yine dilimiz tutulur söyleyemeyiz işte bu aşktır.