garip.. ve hepimizde var aslında biliyoruz bunu değil mi? birşeyler hissediyoruz her birimiz.. çoğu zaman anlatamıyoruz da ve çoğu şeyi de bu yüzden kaybediyoruz. hislerimizi ifade edememekten.. korkuyoruz çünkü.. hele söz konusu aşk ise, hele de birine karşı birşeyler hissediyorsak ve bunun karşılıklı olup olmadığından bile şüpheliysek.. korkuyoruz, çünkü benliğimizde yaralar var belki eskiden gelen.. korkuyoruz, çünkü hayır denilmesini istemiyoruz kendimize. korkuyoruz, çünkü ya hissettiklerimiz özdeş değilse diye.. söyleyemiyoruz da bu yüzden çoğu zaman.. hadi bir cesaret et deyip söylenmesi gereken anlarda bile söylemiyor kaçıyoruz sonra da arkasından bakıyoruz umutsuzca.. ve keşkeler sürüsü ekleniyor dilimize,hayatımıza.. keşke söyleseydim, keşke anlatsaydım diye.. içimiz içimizi yiyor ama olan olmuş bir kere diye sineye çekiyoruz çoğu kez içimiz yana yakıla kavrula.. bazen de başkalarının zaferlerini izliyoruz bu yüzden.. o başka zaferlerin kıskançlıkla benliğimize yarattığı acı her seferinde daha da bir fazla ne yazık ki.. düşünemiyoruz söylemezsek ne olacağını sanki hep öyle kalacakmış gibi, değişime inanmıyoruz sanki zaman akmıyormuş gibi.. zaman geçip de rüya bittiğinde pembe bulutlardan, hakikatin yalçın kayalıklarına çarpınca korkunun yerini pişmanlık alıyor.. onun için korkmamak lazım, pişmanlıkların acısını hissetmemek için.. başkasının zaferini izlemektense ve pişman olmaktansa söyleyip de kaybedileceği varsa bile kaybetmeli bi insan.. pişmanlık en büyük ahlaksızlıktır der eskiler.. o zaman yaptıklarımız ve yapamadıklarımız için pişman olmayalım..