kırsal kesimde daha çok bulunurlar. bunlar öyle bir sistem geliştirmişlerdir ki, ellerine düşen hasta 3 güne ayağa kalktı kalktı, kalkamadı ölür.
şimdi bu teyzelerin ilaçları da çok karışıktır. çocukluğumun büyük bir kısmı kırsal kesimde geçtiği için bu teyzelerle çok yüzgöz oldum. eh, az lavuk değildim tabii. sağımı solumu kırardım, efendime söyliyim, tuğla yiyip, gecekondu sıçardım. yapardım bunları.
kendi aralarında da ayrılmıştır bunlar. en bilineni, doğal ot teyzeleridir.
mesela, midem çok bulanırdı benim küçükken. tuğla yerdim çünkü. anneannem kolumdan tuttuğu gibi karşı komşuya götürürdü beni.
- çocuğun midesi fena halime
+ dur ona hemen ısırgan kaynatayım. zencefil de verecem, yalamadan yutsun.
- yaşa kız.
diyaloglarının ardından ilacım hazır olurdu. içirirlerdi onu bir de bana. midemin ağrısı artardı. ama söylemezdim bunu. kendimce haklı sebeplerim yok değildi. vardı.
o denyoluğu daha önce yaptım çünkü. kaynamış ısırgan yedikten sonra yalamadan zencefil yuttum, midem ters döndü.
+ anane, daha çok ağrıyo
- o zaman halimeye gidelim
(halime sahnesi)
- daha da bozuldu bu çocuk halime
+ dur ona hemen vikis yedirelim. üzerine de tuzlu ayran kaynattık mıydı. daş gibin olur.
sonrası bol miktarda kusmuk.
neyse. bunlar dahiliyeci teyzelerdi. iç hastalıklarına derman olmak için yaratılmışlardı.
lan ciddi söylüyorum, hiçbir teyze türünden nefret etmedim bunlardan ettiğim kadar. ağzım yamuluyor, soluğu sevim teyze'de alıyoruz. sevim teyze de soluğunu suratıma boşaltıyor. neymiş? göze gelmişim.
ya bilenler bilir, kırsal kesimin yemekleri de bol soğanlı falandır. kadın bir üfürüyodu suratıma, ölecek gibi oluyordum. üstüne bir de tükürüyodu. sevim yine pek tükürmezdi. ama zehra diye bir kadın vardı. lan kadın sigara tiryakisi. paso maltepe içiyor. o tükürünce balgam geliyordu. öldürmedikleri kalıyordu mnakii.
ben bunlardan çok korkardım. bir gün hiç unutmam, ben duvara tırmanırken duvar üzerime yıkılmıştı. ayağıma üst üste yığılmış pirketleri kaldırınca gördük ki ayağım y.rraa yemiş. mosmor olmuş, şişmiş. annem kolumdan tuttuğu gibi götürdü beni naile teyzeye.
kadın kem etti, küm etti. 'gel yavrım, bakayım şuna biyo' dedi. yaklaştım ben de gayet safça.
lan çıkardı bir jilet, çat çut vurdu ayağımın üzerine. kan fışkırıyor lan ayağımdan. bir süre sonra acıdan bayılmışım. ayıldığımda ayağıma soğan ve patates basmışlar, üzerini sarmışlardı. ben ise ağlamaklı gözlerle etrafa bakıyordum. ne suçum vardı lan benim?
kolumu da kırmıştım bir keresinde. kadının biri geldi, aldı benim kolumu çatır çutur yerine soktu. ya da sokmaya çalıştı. sokamamış mnakoym. laçka etmiş eklemi, 3 ayda zor kaynadı.
yaa böyle işte. çok tehlikelidir bu teyzeler. bir gün biriyle karşılaşırsanız hiç düşünmeden kaçın derim ben. hayır 10 kere mide fesadı geçirsem, sadece 1 kere kaynattıkları ot işe yarıyordu. diğerlerinde hep kusuyordum. ne skim iştir hala anlamış değilim.
bir de oturdukları yerden kasılmaları yok mu böyle. sanki ölüm döşeğinden hasta kurtaracak. lan yatıp dinlensem geçer zaten, ne diye zorluyosunuz küçücük bünyeyi?
hatta unutamam, bir gün böbreklerimden birisi ters dönmüş. g.tümden çomak sokup deneme yanılma ile dürtükleyerek düzeltmeye yeltendi birisi. kaçtım oradan. kaçış o kaçış. türk hekimlerine emanetim artık. size de tavsiye ederim.