siyasi ve şahsi yorumlu, bilim destekli bir kaç entry girmiş olup, hastalık hastası nick açılımıyla sözlüğe teşrif etmiş yeni bir yazar. hastalığı altı ay sonra geçtiğinde nick değiştirmek isteyebilir belki.
entry lerinde bahsettiği sürekli farklı güçler tarafından yönetilen, karıştırılan ülke ya da siyasi erkan yüzünden devletin edindiği hastalıktan sanki kurtulamayacakmış karamsarlığını da taşımaktadır. elbetteki kendi vücudumuzun yöneticisi olmak istememiz gibi büyük şirketler de dünyayı yönetmeyi isterler. bunun için de her yolu denerler. krizler ya da etnik köken sorunları, ayrı toprak isteyen ırkları desteklemek de başlıca yönetme politikalırının ipuçlarıdır.
ayrıca komünistleri anlayamama başlığı altında hastalıklı bireyin hastalık aşamasına gelmesinden bahsetmiş fakat hastalığından yine kendisinin kurtulabileceğinin güç de olsa farkında olamamıştır. sanırım hipokondriyasis olmasından ileri gelen bir ölümü bekleme durumu içerisine girmiştir kendisi. buna rağmen yine de hastalıktan çıkma umudu taşıdığını düşündüğümüz bu yazar sanırım klavye devrimciliğini desteklemektedir.
Varoluşçu yaklaşıma göre, bu bireylerin düşük benlik değerleri vardır ve bundan kaçmak için başkalarının ilgi ve dikkatlerini ararlar, ilgiyi ancak hastalık bahanesiyle elde edebileceklerine inanırlar imiş. ne lanet bir şeymiş bu ilgi istemek be kardeşim. her hastalığın başı da bu ilgisilik hissiyatları heralde.
Ağrı ve acı çekme, kabul edilemeyen suçluluk duygusu yüzünden kendini cezalandırmada ortaya çıkarmış. bu durumda hasta olmadığı halde acı çeken bu hastalar çok iyi secret uygulayıcısıdırlar bence. öyle ki düşledikleri tüm hastalıklara kısa sürede sahip olabiliyorlar.
bu hastaları asla, şikayetlerinin kendi uydurması olduğu yönünde iknaya çalışılmamalıymış. Hastanın, terapistiyle kurduğu güven dolu ilişki iyileşme sürecini kısaltırmış.
-yoo yoo kesinle ağrıların gerçekten ağrı ve atlatacak güce sahipsin demek en doğrusu imiş.
Ayrıca "terbiye" ve "edepli olmak" kavramlarının ne olduğunun kendisine ivedilikle öğretilmesi gereken bünyedir.
Yanılmamışım. Keşke yanılsaydım. Keşke muhattabına s*ktir çekmeyecek va kapçıkağızlı demeyecek bir seviye yoksunu olmasaydın.
Yobaz, telefon varyasonu, ödü bokuna karışan, şeytanca gibi sözlerine bir şey demiyorum, olabilir bende bunlara benzer sözler kullandım, kullanılır.
Ancak "s*ktir git ve kapçık ağızlı" sözleri sana hiç yakışmadı üstad! şurada iki laflayalım dedik sen konuyu namus meselesi gibi algıladın! olmadı bu! yakışmadı!
fikirler çarpışır, fikir sahipleri birbirlerine dokundurur ancak birbirlerine böyle yapmazlar! yapmamalılar!
herkes senin gibi düşünmek zorunda değil! kendinden olmayanları eleştir hatta dokundur ama küfür etmeye hakkın yoktur.
Bunlar, küçük rahatsızlıkları olsa bile sağlıkları konusunda aşırı kaygılanırlar. Bu belirti kaybolduğu zaman yerini başka bir tanesi alır. Bireyin birgün çenesi ağrıyabilir, diğer gün mide krampları çekebilir, üçüncü gün ise başağrıları olabilir. Bu şikayetler mantıklı bir yol izlemez. Varoluşçu yaklaşıma göre, bu bireylerin düşük benlik değerleri vardır ve bundan kaçmak için başkalarının ilgi ve dikkatlerini ararlar, ilgiyi ancak hastalık bahanesiyle elde edebileceklerine inanırlar.
Kişinin beden fonksiyonlarıyla aşırı derecede ilgilenmesi ve iç organların işlevlerinde bozukluk veya hastalık olduğu konusunda mantık dışı inanışlara sahip olması durumu.
Sağlık kuruluşlarına başvuran kişilerin % 4-6 sında bu sorun görülür. Bu durum erkeklerde en sık 30, kadınlarda ise 40 yaşlarında ortaya çıkar. Hipokondrik kişiler kendilerinde ciddi bir hastalık olduğu konusuna dair kesin inançları vardır ve bu hastalığın iyileşme umudu yoktur.
Hasta kişinin vücut fonksiyonlarınave duyularına karşı doğuştan duyarlı olması ya da ağrı eşiğinin düşük olması mümkündür. Kabul edilemeyen suçluluk duygusu yüzünden kendini cezalandırmak isteyen birey bilinçdışı kaynaklı ağrı ve acı çekme hissi yaşayabilir. Kocasını kaybeden bir kadının aslında fiziksel bir temeli olmamasına rağmen rağmen sürekli olarak göğsünde ağrı hissetmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir. (Psikolojiye Giriş)