hakkımda girdiği türden entry'leri, ilk kez bir sözlükte yazar olduğum 2001 yılında giriyodum.
yani lisedeydim.
bilmem kendisi için bişe ifade eder mi, bıyıklarım yeni terliyordu, böyle sikik sikik laf soktuğumu sandığım götten entryler giriyordum.
keşke daha zekice, olgun şekilde laf sokmaya çalışsan da bir eğlenebilsek ama olmayınca olmuyor malesef.
getirdiği simitle aç karnımı ancak doyurduğum yazar. martılara bir şey kalmadı dostum. hem ayrıca martılar beni hiç sevmemişler, olsun sevsinler diye sevmiyordum ki zaten ben.
Benim akrostislerimden birine sahip olacak sansli yazar.
Hurrem gibi kiz bulursan
Insanliktan geri bir adim atarsan
Pelinden uzak kal ozaman dostum
Netice de o bir pelin
Ondan sonra gelecek bir helin
Zaman biterse eger uzulme
Cuzdanin da para biterse birden gitme
Utanma bu yazdiklarim dogru cikarsa.
Penceresiz kaldım anne
Penceresiz kaldım anne
Uçurtmam tellere takıldı
Hani benim ruhum nerde..?
Ruhunu uçurtmaya bağlamak gibi bir yanlışa düştü. Riskti biliyordu; bilmek sebeplerine katlanmak demekti ama aptallar sebepleri düşünmezdi ki. Aptallık insanlara mahsustu. derin bir nefes çekti, insan olduğunu hatırladi. Hele bir de ciğerleri patlarcasına öksürünce..
Kesemiyor ipi; hayır uçurtmayı alamama korkusu değil bu, ruhunu kurtaramama da değil aslında.. ya küserse. Var mı öyle ipliği kesip gitmek, ben artık özgürlüğümü istiyorum derse..
Kesemiyor ipi korkudan; ip ise ellerini kesti bile çekelemekten. Ruhunu tellerde bırakıp gitmeyecek o çocuk. Gerekirse yüksek akım, gerekirse acıdan da acı.
aah ne varsa buğusu genzi yakan
ekmek gibi aşk gibi
aah ne varsa güzellikten yana
bölüştüm büyümüştüm..
büyüyen yazar. durduramıyoruz efendim. acılarla büyüyor. sanki daha doğmadan eline seçenekler verilmiş de, en zor, en acılı olanının aslında en iyisi olduğunu görmüş ve heyecanla onu seçmiş gibi. mutlu mesut çekiyor acılarını. hayır durduramıyoruz. yine olsa yine seçerim aynını diyor.
hadi git bir tur at gel denildiğinde, kendisine ne katacağını düşünmüş ilk; biraz bencil evet. bir sürü karakteristik ve bir sürü acı koymuşlar önüne, kendisine katacak karşılıklarını da tabi. o en acılısını seçmiş. acı yontar insanı diyor, zaman kavramım yok benim. turumu atıyorum. dönüş yolu hep aklımda.
vay amk. bu da silik olmuş. kime kanımız kaynasa uçuyor la.. valla son zamanlarda hep böyle oldu. kime ısındıysam hep gitti. galiba benim ara vermem gerekiyor. milletten soğumam için biraz benim mola vermem gerekiyor. yoksa sözlükte insan kalmayacak amk. sonra ben yazacam zall okuyacak, zall okuyacak ben yazacam. sonra hep beraber yine ben yazacam ve yine zall okuyacak.
(#18887964)
Zorda olsa okuyabildim. Ama en ilgimi çeken-zaten vurgulanmak istenen de oydu sanırım- kalem ve kalemtıraşın öyküsü. Kalemtıraş ayna koyup bakmamız gereken tarafımız, kalemse biziz. Aynada kalemin kendini görememe nedeni kendimize baktığımızda yansıttıklarımızı değil içimize ait şeyler görmemiz. Kalemtıraşın gözlerinin maviye dönmesi ise neye bakarsa onu yansıtmasından. ilginç bir yazı olmuş kalemine sağlık. ayrıca orda anlatılan her karakter bizim farklı bi yönümüz. hayatı ele alışı çok güzel. zaten delilik sınırında yaşamıyor muyuz hepimiz? bazılarımız güçlü durabiliyor, bazılarımız saklamıyor...