ya demeyin onlara gay demeyin dedirten gruptur.
o ville valo nasıl bi insandır ya. bir insan bu kadar mı güzel olur.
tamam kabul heartkiller'la ortalığa sıçmışlardır, ville de yaşlanmıştır ama seviyoruz onları.
ville'nin gözleri ayrı bir olay sanırım. beğeniyorum adamı o kadar. hatta ve hatta arada ölüp bitme moduna geçiyorum. ergen de değilim.
konselerinin sonunda teşekkürler tatlı kalpler gibi bir şey demelerini ve love metal diye boktan bi tarzın atası olmalarını saymazsak, havada karada yerim.
tamam sustum.
ilk bakışta ciddi bir 'gaylerinde tek eğlencesi müzik grubu açmak heralde... ya da umarım öyledir.' intibası bırakan fakat böyle feci depresif olduğunuz zamanların birinde kendinize çaktırmadan elinize alıp iPodu 'gone with the sin' açmaya sebebiyet veren metal grubu. yalnız kendinize çaktırmadan nasıl yüklediniz o şarkıları oraya orası hep meçhul kalacak.
ville valo'nun o kadifemsi sesinin kurtardığı gruptur him. gerçi pek kurtaramıyor çünkü şarkılarının çok çığır açan olduğu söylenemez. gon with the sin, killing loneliness fena değildir. bunların bir simgesi vardır heartragram diye. gençlerin %95'i(ne de güzel salladım) bunu pentagram ile karıştırır ve him grubunu satanist sanıp beni güldürmekten öldürür.
Lovemetal bir yaşam tarzıdır. Size bok atanları iplemediğiniz, iyi, anlamlı ve güzel müzik dinlediğinizden emin olduğunuz bir ruh halidir. Anahtar sözcükler:'Emin olmak'.
kendilerini ''love metal''ci diye tanımlayan ve muhteşem sese sahip solistleri bulunan güzel bir grupdur. tavsiye ediceğim çok güzel 4 şarkıları vardır.
ilk olarak : gone with the sin ''efsanedir''
2.si : right here in my arms
3.sü :poison girl
4. ise:the funeral of hearts adlı şarkılardır...
bu dört şarkı her dinlediğimde beni benden alan şarkılardır, sevgiliden ayrılmışsındır, moralin bozuktur, oturup dinlemen gereken him şarkılarıdır.
bugün kendi günü olan heartagram day i kutlayacak her yıl olduğu gibi. yeni albümden bir hafta sonrası olduğu için daha heyecanlı geçmesi gerekirdi benim için. fakat böyle olmuyor.
iki yıldan fazla zaman geçti him ile tanışmamın üzerinden. ilk izlediğim klip join me in death olmuştu. mtv'de sıpanın programında izlemiştim. tesadüf ki aynı hafta dream tv him haftasonu konseptiyle karşımdaydı. dersaneminde olmaması nedeniyle bütün haftasonu bu grubu izledim. kesinlikle benim ruhumun grubuydu him.
eskiden başlayarak tüm şarkılarını bulmaya adadım kendimi. hepsi çok güzeldi şarkıların. basit sözler ve etkileyici bir müzik.
sonra venus doom albümünü indirdim. bu albümünde diğerleri gibi olacağını bekliyordum. fakat çok yanıldım. şarkılar çok farklıydı. sözler yer yer anlamsız ve karmaşık, müzik sert ve duygudan uzaktı. ısınamadım bir türlü o albüme. eski gay metal dedikleri şarkılar şiir gibi geliyordu kulağıma. her grubun vardır çuvalladığı bir albüm dedim ve kabullendim durumu. eski şarkılarını dinlemeye devam ettim.
ve beklediğim haber geldi sonunda yeni albüm yoldaydı. eski tarzlarına döneceklerini hayal ettim. ilk yayınlanan parça heartkiller oldu. şarkıyı beğendim ama bir pretending tadı bulamadım. diğer şarkılardan umutluydum ama, onlar beni benden alacaktı. ne yazık ki olmadı. ilk defa bir him şarkısını yarıda kestim. başım ağrıdı dinlemekten. eski yumuşak sound gitmiş yerine ergen grupların soundlarına yakın bir şey gelmişti. tek kelimeyle yıkıldım.
şu anda üzerimde heartagram desenli bir tshirt var ve him şarkıları dinliyorum. dinlediklerimin hepsi eski şarkılar. aslında bugün için değişik bir planım vardı. tüm him şarkılarının başlığına yazacaktım. ama bu son albüm tüm hevesimi kaçırdı. ve him in en güzel şarkısı kendisini anlatıyor şu an, gone with the sin. ölen him in ardından dinliyorum.