genelkurmay başkanları dahil yüksek rütbeli tüm vatansever askerler bir şekilde içeri alınırken kendisi nasılda bunların dışında kalmıştır bir gün ortaya çıkması istenilen adam.
friedrich fromm havası sezdiğim kişi. hani valkriye operasyonunda haberdar olup ne destek veren ne de köstek olan alman general varya o. adam başarılı olursa suikast ortak olacaktı başarısız olunca da habersizdim deyip yırtacaktı. ama bildiği ortaya çıkınca o da idam edildi.
çalıştığı dönemde tsk'nın içini dolduran, etrafını saran tüm hainlere, darbecilere rağmen kendi yolunda gitmiş, görevini bilerek daha fazlasını yapmaya kalkışmamış yani darbe peşinde koşmamış bir asker. Darbe peşinde koşanın allah kahrı belasını versin.
erdoğan ın hocam diye hitap ettiği eski genelkurmay başkanı.
bikaç sefer tv de yemek tarifi verirken de gördüm diye anımsıyorum.
işin inceliklerinden bahsediyordu, pişmişe su katmam, altını kısık ateşe alırım, salata yaaprım vb gibi.
şimdi son bir rötuş için ergenekon davalarına tanık olarak çağrılmış.
hem de aslında olayın tam ortasında olan insan olarak, davanın 5. senesinde.
acaba son noktayı sen koy hocam mı dendi merak ettim şimdi.
malum pişmişe su katmamak lazım.
tsk nın itibarsızlaştırılması olayının temellerini hazırlayan, sözde türk subayı karaktersiz bir heriftir. kendi silah arkadaşlarına ihanet edebilen bir şerefsizdir.
kendisine ağabey diyen astlarını ve amca diyen asker çocuklarını ortada bir suç olmadığını bilmesine rağmen haksız bir yargılama sürecinin içerisine terkeden, bu terkedişlede türk silahlı kuvvetlerinin başkomutanı olmaya layık olmadığını aklı selim millet fertlerine gayet açık kanıtlamış olan emekli asker demeye bile dilimin varmadığı, üzerine otuz yıl giydiği üniformanın, omuzunda yıllarca taşıdığı apoletlerin hakkını vermesi gerektiği en elzem anda üniformasına, apoletlerine ve dahi milletine yan çizmiş zat.
Kendisinin genelkurmay baskanligi sirasinda, bir ordu komutaninin emriyle yapilan plan semineri yuzunden bunca yaygara cikan ve sonucunda orduya ve millete yillarini hizmetle gecirmis bir cok serefli komutanin hapse mahkum edilmesiyle kapanma yoluna giren surecin en onemli noktasidir hilmi ozkok.
Balyoz darbe plani denen senaryo 2003 yilinda 1. Ordu karargahinda icra edilen "plan semineri"nde islenmistir.
Peki Plan semineri nedir?
Kirmizi kitap denen o meshur belgeyi duymussunuzdur. Bu belgenin icinde ulkenin mevcut durumdaki dusmanlari, ic ve dis tehditleri belirtilir ve bu tehditlerin onlenmesi, ortadan kaldirilmasi icin yapilmasi gereken hazirliklar, alinmasi gereken tedbirler yazilir. Bunu yazanlar uc kisidir. Cumhurbaskani, basbakan ve genelkurmay baskani. Bu uclunun imzasini tasir o belge ve bu da o belgede belirtilen butun kelimelerin o kisiler tarafindan ortak akil sonucu yazildigini belirtir. Yani, ulkenin ic ve dis tehditlerini bu uc kisi belirler. Peki bundan sonraki surec nedir? Bu belgede belirtilen tehditlere gore gorev dagilimi yapilir ve ilgili kuvvet konu hakkinda bilgilendirilir. Yani, kirmizi kitapta yunanistan dusman olarak gosteriliyorsa, kara, hava ve deniz kuvvetleri ile sahil guvenlik birliklerinin komutanlarina konu aciklayici bir bicimde anlatilir ve bu konular uzerine senaryolar uretmesi istenir. Kara kuvvetleri komutani, kendi karargahini da yanina alarak yunanistan ile girilecek olasi bir savas uzerine bir cok senaryo uretir ve bu senaryolardan en muhtemel olani secilerek kara kuvvetleri birliklerinin egitim planlamasi sekillendirilir. iste bu egitim planlamasi ve bunun ait oldugu muhtemel senaryo, plan semineri denen toplantida ast birliklere anlatilir ve fikir alisverisi yapilir.
Simdi, balyozun bununla ilgisi ne sorusunu soracaksiniz..
Dikkat ettiyseniz kirmizi kitap olayini aciklarken ic ve dis tehditler demistim. Yunanistan, isin dis tehdit kismiydi. Bir de ic tehdit kismi ve bu tehditleri uzerine olusturulan senaryolar var. Hatirlayacaginiz uzere, ben tam hatirlamiyorum ama sanirim 2005 ya da 2007 idi, irtica hadisesi kirmizi kitapta tehdit olmaktan cikarilmisti. Yani bu plan seminerinin yapildigi 2003 senesinde irtica bir ic tehditti ve buna yonelik senaryolar mevcuttu. Bu senaryolarin altinda ahmet necdet sezer, bulent ecevit ve huseyin kivrikoglu'nun imzasi vardi (2002 oncesi icin konusuyorum), o zamanin genkur baskani huseyin kivrikoglu, bu tehdide yonelik senaryo hazirlama emrini kime verdi? Donemin kara kuvvetleri komutani olan "hilmi ozkok'e". Bu senaryolarin hazirlanmasi 2003 yilinda degil daha oncesindedir ve genkur baskanligina kadar yukselen ve bu surec icerisinde kara kuvvetleri komutanliginin, komutanlik dahil tum kademelerinde gorev yapmis olan bir komutani olan hilmi ozkok'un boyle bir senaryodan haberinin olmamasini gectim, bu senaryolarda bizzat imzasinin olmamasinin imkani yoktur. Cunku irtica denen tehdit 2003 yilinda birden ahmet necdet sezer'in aklina gelmedi. irtica uzun yillardan beridir zaten kirmizi kitapta belirtilen bir tehditti. Madem hilmi ozkok buna karsi cikiyordu, neden bunca sene buna sesini cikarmadi ve plana yonelik egitimlerin, senaryolarin uygulanmasina kendi komutanligi doneminde de devam edildi? Genelkurmay baskaninin, ordu ve kuvvet komutanlarinin yaptigi isten haberinin olmamasinin mumkunati var midir? Peki genkur baskaninin onay vermedigi bir planin uygulamaya konmasina imkan var midir? Hilmi dede insanlari salak yerine koymayi pek seviyor anlasilan.
Gelelim bu senaryolarin hazirlanmasinda bizzat gorevli olan kisilere, yani cetin dogan ve astlarina. Bu adamlar, kuvvet komutani ve genkur baskanindan aldiklari emirler dogrultusunda o senaryolarin hazirlanmasini ve egitimlerin yapilmasini saglamistir. Bu adamlarin bu isteki butun rolleri bundan ibarettir.
Konudan sapmadan belirteyim. 2003 senesinde, yani irticanin kirmizi kitapta bir ic tehdit olarak gectigi bir donemde, bu ic tehdite yonelik senaryo hazirlamak ve bunu yayimlamak, seminer icra edip fikir alis verisi yapmak, konu olarak suc teskil etmez. Etmemeliydi. Mevcut durumda kanuni olarak bir uygunsuzluk yoktu cunku. Bu nokta hep gozlerden kacirildi. Amac belliydi cunku. Ataturk'un ordusunun ataturkcu komutanlarini bir seferde hapse tikip onlari itibarsizlastirmak, seref ve haysiyetlerini toplum onunde zedelemek ve insanlarin ataturkcu dusunceye olan inanclarini sempatilerini yok etmek. Bunu yapabilmek icin de yargi reformunu gecirmeleri gerekti. Onu da turk tarihinin en gerizekali toplulugu olan "yetmez ama evet"ciler sayesinde basardilar. Artik ataturk'un izlerini silmek icin gerekli ortam hazirdi. Dugmeye basildi ve surec islendi.
pişmişe su katmam, kasaptaki ete soğan doğranmaz, tuzunu salçasını ayarlamadan yemeğin kıvamı ayarlanmaz gibi beyanatlarda bulunan eski genelkurmay başkanı.
erdoğan kendisine " hocam " diye hitap edermiş. https://galeri.uludagsozluk.com/r/326711/+
darbe planı yapanlar gerekli dış ve iç desteği sağlasaydılar ve darbeyi fiiliyata geçirseydiler bugün ülkeyi yönetecek olan kişi. darbe planlarını duyupta her hangi bir aksiyon yapmamış kişi nasıl demokrasi kahramanı oluyor anlamış değilim. 2004-2005 arası kısa dönem askerdim. 12/12/2004'te acemi birliğine katıldım ve 21/05/2005'te terhis mahalli izinle askerliğim bitti. bu dönemde uzman çavuşlarımızın anlattığı kadarıyla en çok çalışan kısa dönem ekibi olduk. kışlamızda sakaryaspor - fenerbahçe maçında olay çıkması ihtimaline karşı emasya eğitimi verildi (kışla şehir merkezine 40 dakika mesafede ki toplanma süresi bambaşka bir konu) . insan askeriyenin içini bilmediğinden bize denk geldi diyor ama planlara bakınca meğer bir şeyler dönüyormuş.
Orduyu millet iradesinin üzerinde görmediği için ve askere evini boyatıp , köpeğini gezdirmediği için bazı yazarlara yaranamamış emekli genelkurmay başkanı. Herhalde yaranabilmesi için tankın üzerine çıkıp meclise saldırması gerekiyordu.
sorulan soru üstüne " adil bir yargılama olmadı, diyemem " buyurmuş.
kendisinin sözleri bal gibi " Adil yargılama oldu " şeklinde algılanabilir. en azından " Ben hukukçu değilim, yargılama konusunda yorum yapamam " deseydi hoş karşılanabilirdi.
bu kadar muallak cümlelerle nereye varmak istediğini anlamak pek güç olmasa gerek.. ee, kimin hocası?