komedi dükkanına malzeme olacak nitelikte entryler ile hakkında salvolar atılan şair. hatta bazen işi o kadr ileri gidiyor ki anatomi bile giriyor işin içine. kabaları ile dağ devirmenin, enis baturların, yılmaz odabaşıların, yılmaz erdoğanın meftunları belgesel çekiyorlar kendi aralarında. natioanal geographic belgeseli hani var ya vahşi yaşam işte ondan.
baktılar ki olmuyor ilhan berk duhul oldu şimdide. yılmaz odabaşı'nın nesi vardı canım. bende burdan ilan ediyorum türkiyenin en kötü şairi eğer hilmi yavuz'sa en maço şairi küçük iskender'dir.
küçük bir not: yılmaz erdoğan ne zamandan beri şair kuzum.
hilmi yavuz'un şair olmadığı ile ilgili yeni bir konsorsiyum oluşturuyorum girmek isteyenler şu kurallara uyacaklar:
1- edip cansever sevilecek.
2- yılmaz odabaşı baş tacı edilecek.
3- kampanya başlatılıp yılmaz erdoğanın şair olduğu herkese gerekirse zorla kabul ettirilecek.
4- fuzuli, yahya kemal severler taksim meydanında ibret-i alem için sallandırılacak.
5- her akşam enis batur şiirleri zorla öğrencilere ezberlettirilecek.
6- tüm bu maddelere biat etmeyenler şiir, şair düşmanı ilan edilip ikinci yeniden dışalanacak. gerekirse melih cevdet anday'ın mezarı başında bir hafta aç susuz nöbet tutturulacak.
görüldüğü gibi hilmi yavuz'u kötülemek için 6 nedene sahibim. yedinci günah sonradan eklencektir.
şiir inceleme kurallarına şu şekilde bir katkı yapmış adamdır:
--spoiler--
7: bir kişinin ömrünün tamamında bile şiirle uğraşması onu şair yapmaya yetmeyebilir. çünkü sanat çabanın yanında yetenek de ister ve bu çalışmakla kazanılacak birşey değildir. bu duruma verilebilecek en iyi örnek hilmi yavuz'dur.
--spoiler--
sanatçı tek tip olur. hilmi yavuz tek tip olmadığı için tırt şairdir. neden tırt şair olduğunu açıklıyacağım ama önce biraz imla ve türkçe cümle yapısının kurallarını öğrenmem lazım.
karşısına şair olarak sürülenlere karşı herhangi bir antipatim yok (odabaşı ve erdoğan soyadlı yılmazları saymazsak)yalnız eskiyi sevmek ve şiire bu evrede hizmet etmek kötü şair olunduğunu göstermez. sen fuzuliyi , yahya kemal'i kötülerken hilmi yavuz'un şairliğini bırakıp(moda tabirle ad hominem) karşına koyduğun adamlar odabaşı, erdoğan, batur oluyorsa o kesmiyor avrupa şiir dünyasını derinden etkilemiş adamları sayıyorsan art niyetlisin demektir. önce gidin kitabınızı bastırın toplumca tanının ya da eleştirmen kişiliğiniz oluşsun (doğan hızlan gibi) konuşun adamın şairliği hakkında. yoksa bilgisayar kasasının gizliliğine sığınıp belden aşağı vurmak edebiyatın edebli olan kısmı ile bağdaşmaz. sonra yat deyince uyursunuz.
kendisinden sonra gelen üç kuşağa rağmen hala çırak kalmayı başarabilmiş yavuz'dur.
yavuz'un şiirinin yavanlığı, kapalılığı, toplumdan soyutlanmışlığı, arabesk ve arap'a dönüşçü dil kullanımları bu durumu açıklayabilecek bazı sebepler olarak sayılabilir.
ece ayhan'daki kendine donuk-otar$ik-kapali $iirden de, can yucel'deki cevval-di$a bagimliligi minimize edilmi$ ucari $iirden de beslenememi$ tek $air desem?
bu arada dogan hizlan guzel bir adamdir. evet dogan hizlan guzel bir adamdir.
beyaz ayakkabılı adam ve karşsında sırf sol cenahta yer iştigal ettikleri için edebi birer karşılığa dönüşmüş şairler. ilhan berk, can yücel okuru olmakla övünenlerin onu ne kadar okuduğunu gerçekten merak ediyorum. siyasi fikirleri tam tersi olsa idi ne olurdu acaba.
hilmi yavuz şair değilse eğer nihat behram, ahmet telli şairse eğer bu ülkede edebiyatın çivisi çıkmış demektir aziz dostlarım.
kaldı ki bu adamın şair olmadığına ilişkin kanıtlar bileşkesi hep yazdığı şiirlerden bağımsız başka şairler üzerinden yürüyor. bir taneniz çıkıp bir tane şiiri eleştirin be ademler. ama yok şiir eleştirmenliği zordur fakat şair eleştirmeni olmak gayet kolaydır. bunun örneklerini hilmi yavuz başlığı altında yeterince inceleyebilirsin ey okur.
bu arada ayakkabılarını kapımın önünde görmek istiyorum sayın hilmi yavuz.
ece ayhan'ın kendisi hakkında söyledikleri şu şekilde olan antikadır:
"Doktorası olmayan tek felsefe hocası. ingiltere'de açıkögretim gibi
bir okul bitirmis. Felsefeci olup olmadıgından kuskuluyum. Etik'i bilmeyen
felsefeci olur mu hiç? Oluyormus demek ki!"
kötü şair olmakla itham edilen edebiyatçı. fakat kötü olduğu iddia edilen şairliği başka şairler üzerinden yürürken şimdi başka şairlerin şiirleri üzerinden yürümeye başladı. başka?
bugünkü köşesinde "tarih nedir? tarihçi kime denir? tarih'in sıradanlaştırılması üzerine" isimli bir yazı yazmış yazar.
son paragraf her şeyi özetler nitelikte..
"türkiye'de her şey sıradanlaştırılıyor; kitch'e dönüştürülüyor. sıradanlık, değer düşüklüğü demektir. aşk sıradanlaştırılıyor, islam sıradanlaştırılıyor, devrim sıradanlaştırılıyor, tarih bilimi sıradanlaştırılıyor, şiir sıradanlaştırılıyor!... cehaletin allamelik, müteşairlerin büyük şair, zevksizliğin seçkinlik, aşk'ın magazin, islam'ın köylülük, devrim'in soytarılık diye takdim edildiği bir ülke haline geldik.. yazıklar olsun!"
şiir hakkında çok şey bildiği kesin. şairleri değerlendirme hususunda belki de türkiye'de bulunan en özgün kişi. ego sorunları olduğunu da eklemeliyim.
ESERLERi ve ÖDÜLLERi
Şiir
Bakış Kuşu (1969)
Bedreddin Üzerine Şiirler (1975)
Doğu Şiirleri (1977)
Yaz Şiirleri (1981)
Gizemli Şiirler (1984)
Zaman Şiirleri (1987)
Söylen Şiirleri (1989)
Ayna Şiirleri (1992)
Hüzün ki En Çok Yakışandır Bize (1989, toplu şiirler)
Gülün Ustası Yoktur (1993, toplu şiirler 1)
Erguvan Şiirler (1993, toplu şiirler 2)
Çöl Şiirleri (1996)
Akşam Şiirleri (1998)
Yolculuk şiirleri (2001)
Hurufi şiirler ( 2004)
Büyü'sün Yaz (2006)
DENEME-iNCELEME
Felsefe ve Ulusal Kültür (1975)
Roman Kavramı ve Türk Romanı (1977)
Kültür Üzerine (1987)
Yazın Üzerine (1987)
Denemeler Karşı Denemeler (1988)
Dil'in dili (1991)
istanbul Yazıları (1991)
Okuma Notları ( 1992)
istanbul'u dinliyorum (1992)
Modernleşme,Oryantalizm, islam(1998)
Yazın,Dil ve Sanat ( 1999)
islam ve Sivil Toplum Üzerine Yazılar (1999)
insanlar,Mekanlar,Yolculuklar(1999)
Özel Hayat'tan Küreselleşmeye(2001)
Budalalığın Keşfi (2002)
Kara Güneş ( 2003)
Sözün Gücü ( 2003)
Yüzler ve izler ( 2006)
ANI-GÜNCE
Geçmiş Yaz Defterleri (1998)
Ceviz Sandıktaki Anılar(2001)
Bulanık Defterler (2005)
ANLATI
Taormina (1990)
Fehmi K.'nın Acayip Serüvenleri ( 1991)
Kuyu(1994)
Not: Bu üç anlatı, can yayınlarından 1995 yılında ,'üç anlatı' adı altında basılmıştır.
Söyleşiler ve Biyografik Eserler:
Şiir Henüz (söyleşi- derleme,1999)
Doğu'ya ve Batı'ya yolculuk(söyleşi,2003)
Şiirim gibi Yaşadım (biyografi ,2006)
Ödülleri
1978 : Yeditepe Şiir Armağanı
1987 : Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü
şiirden çok iyi anlayan lakin ortalama bir şair olmaktan ileriye gidemeyen...
şu şiiri şahsi kanaatime göre en güzelidir...
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız
biz ki sessiz ve yağız
bir yazın yumağını çözerek
ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze
ovayı köpürte köpürte akan küheylan
ve günleri hoyrat bir mahmuz
ya da atlastan bir çarkıfelek
gibi döndüre döndüre
bir mapustan bir mapusa yollandığımız
biz, ey sürgünlerin nazım'ı derken
tutkulu, sevecen ve yalnız
gerek acının teleğinden ve gerek
lacivert gergefinde gecelerin
şiiri bir kuş gibi örerek
halkımız, gülün sesini savurup
bir türkünün kekiğinden tüterken
der ki, böyle yazılır sevdamız
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız...
toplantıdan sonra (dekan hanimin) odasına gittim: 'siz, hilmi bey,' dedi, 'laikliğe karşı mısınız?'
'hayır!'
'öyleyse neden tesettürlü kızları koruyorsunuz?'
durum epey eğlenceli olmaya başlamıştı benim için. dalgamı geçeyim dedim:
'can güvenliği yüzünden!'
dekan, bu cevap karşısında şaşırmıştı:
'nasıl yani?' dedi.
'efendim,' dedim, 'bundan bir hafta önce cerrahpaşa tıp fakültesi'nde bir hoca, başörtülü bir öğrenciyi dışarı attı diye, ertesi gün kızın ağabeyi tarafından yumruklandı. ya maazallah, bıçaklasaydı? diyelim ki, başörtülü kızı sınıftan attım. benim can güvenliğimi garanti ediyor musunuz?'
dekan hanım, hayatımda asla unutamayacağım şu cevabı verdi: