türkiye de yaşayan ve iticilikte çığır açmış insanlardan bir başkası. aslında bu ve benzerlerini toplayıp marsa falan gönderebilsek ne güzel olur. bırakın bu ülkeyi, aynı gezegende yaşamak istemeyeceğim insanlardan.
ön yargısız şekilde izleyebilenler için aykırı sorulara konuk olduğu program her şeyi çok güzel tane tane anlatıyor.
ama gerçekten ön yargısız şekilde izlemek ve dinlemek gerekiyor. hak vermek veya vermemek söz konusu değil. dinleyip anlamak sonra da tartmak gerekiyor.
karar sizin tabi.
Değişen türkiye'nin sancılarından. ortalıkta başörtülü, makyajlı, 'özgürlükçü' birilerinin olması lazım, gözükmesi lazım. bunların yazıp, çizip o kesimi temsil etmesi lazım. ben de başörtülü insanların önlerindeki gözle görülmeyen engeller kalksın istiyorum ama bu şekilde yapılmaya çalışılınca komik hem de çok komik oluyor.(şunu şuraya yazar yapın, bunu şu tv programına çıkarın gibi) nitekim kendisi de verdiği kaçamak cevaplarla, yazdıklarıyla ne kadar sığ bir bilgi birikimi ve hayat görüşü olduğunu ortaya koyuyor. birilerinin eliyle oraya geldiği çok belli ve birilerini rahatsız edecek şeyler asla söyleyemez. başörtüsüne gelince, özgürlük. kur-an'a gelince özgürlük, ona özgürlük buna özgürlük. peki eşcinsellere, alevilere, kürtlere, sosyalistlere, gayrimüslimlere, ermenilere, gazetecilere, doğaya özgürlük mü? hayır. hayatımızın ortasına oturtulmaya çalışan özgürlükçü kalıbı tam olarak bu. kemalizme çat, 10 yılda bir darbe oluyordu bu ülkede de, başörtüsü de, demokrasi de özgürlükçüsün. türbanın varsa gel yarın başla türkiye'de gündemdesin.
tabiki bu ülkenin önce bir atatürk'le yüzleşmesi kemalizmle yüzleşmesi gerek. ben kemalizmin tamamen içi boş dinden farkı olmayan bir şey olduğunu düşünüyorum. önce atatürk'ü iyisiyle kötüsüyle tanıyalım, hayatımızın bir parçası değil tarihin bir parçası yapalım ama bunun yolu bu değil. bunun özgürlük kisvesi altında yapılması iğrenç gerçekten iğrenç! özgürlük sizlerin eline kalmadı.
bırakın bu ayakları hadi samimi olun biraz. o zaman her şey daha güzel olacak.
nasıl utanmadan atatürk'e laf diyebiliyor bu kadın anlamıyorum. insan olan mantığı olan laf edemez ya. hele ki kadınsan. sen bir erkeğin 3. karısı olacakken kalkıp o gazete yazı yazıyorsan baban sayesinde değil arkadaş atatürk sayesinde. beyni yıkanmışa ya da beyni olmayana bunu anlatamazsın. ondan uzatmak boş.
yirmi bin lira harç parası verip okuyarak anlayamazsın kurtuluş savaşı günlerini. torpil yaptırıp iş sahibi olarak gerçek bir aidiyet duygusu elde edemezsin. gazetecinin troll ü olup popüler oldum diyemezsin hilal kaplan.
tanımlamak için câhil sıfatını kullanmanın yeterli olduğu; kayırma, torpil ikilisi ile kalem oynatabilme imkânına kavuşmuş zattır.
kendisinin yazılarına ilişkin bir yorumda bulunmayacağım. zirâ kıt bir bilgi birikimi ile kalem oynatanları yazar olarak görmediğimden, kendisini, yazıları çok uçlara kaçmadığı sürece okumuyorum. türk medyasında kıt da olsa bir entelektüel kitle var ve onlara ayırmam gereken vakitten , murat ide'nin deyimi ile bir "ukala" içi feragat etmem.
neyse... kendisini "câhil" olarak adlandırmamın sebebi ne peki?
sinan meydan ile çıktıkları bir canlı yayını izleyenler yazılarını okumaya gerek kalmadan bu tanımlamayı yapmaktan çekinmeyeceklerdir.
baştan belirteyim:
sinan meydan çok sevdiğim bir isim değil. en azından olayları yorumlama konusunda sıkıntısı olduğu kanaatindeyim. bilgisine lâf söylemiyorum orası ayrı.
ancak atatürk üzerine kitap yazmış olduğunu gördüğümüz hilâl kaplan daha inkılâp tarihinin temel noktalarını bilmekten habersiz.
atatürk'ün hayatını bilmekten habersiz.
buyrun bağlantı:
kendi küçük beyninin yettiğince atatürk ile dalga geçmeye çalışmış kafasıyla beraber beynini de kapamış bir taraf gazetesi yazarı. taraf gazetesinin kapasitesini birkez daha göstermiş bulunmakta.
bugünkü yazısıyla içimde değişik çalkalanmalara, sinirlerimde acayip hareketlenmelere, söylenecek söz bulamamama neden olmuş sözde yazar. bir insan, nasıl böyle düşünür diye oturup düşündüm, acıdım sanırım ona. dahada kötüsü bu yazıyı arkadaşlarımdan birinin destekleyerek tavsiye etmesi oldu.
yeni şafak'ta kaleme aldığı "pkk ile mücadelede yeni strateji" isimli yazısından sonra, sorunun idrakından ne derece yoksun olduğunu kesin olarak kavradığım kişidir. hele yazı içinde; mit-pkk görüşmelerini doğru bularak, "sızdırılan pkk-mit görüşme kaydı devletin pkk'ya mündemiç herkesle görüştüğünü ortaya çıkardı. daha önemlisi türkiye halkınınsa masada ulaşılabilecek bir çözüme hazır olduğunu gösterdi." gibi bir cümle kurması toplum psikolojisinden ne derece uzak olduğunu gözler önüne sermektedir. birilerinin, türk milleti'nin konu hakkındaki çözüm anlayışının, teröristlerle ve hainlerle uzlaşmak olmadığını kendisine anlatması lazım.
kendisi hakkında en büyük temennim, türk milleti'nin değerlerine söverek veya küçük görerek bir yere varamayacağını farkedebilmesidir.
Kendi insanından başka, her türlü insan ve insan hakkını gözeten tutarsız bir yazardır, bir gün ermeni destekçisi, bir gün kürt yandaşı, diğer gün mübarek karşıtı, ertesi gün arap milliyetçisi, tahrir yalakası, ingiliz ajanı ve fenerbahçelidir.
Başörtüyü neden taktığı merak konusudur, " acaba kel mi ? " diye sorası gelir insanı.
twitin'de yine sıçıp sıvamış insan. her olayı türbanla ilişkilendirmesi iyice baydı artık. üstelik karşısınndaki de bir insan, haklı ya da haksız çocuğunu kaybetmiş. yazık.
popüler olmak için başka yollar denemeli.