Yatakta Salep içip sözlükte takılıyordum. Gece saat 00:30 olmuştu.
Bir anda evin kapısı büyük bir gürültüye kırıldı. Bende daha ne olduğunu anlamadan, elinde silahlar olan kar maskeli adamlar odamın içine girdi.
Beni anında ters kelepçe yaptılar.
Bu esnada içlerinden birisi, benim elimden düşürdüğüm telefonu aldı. Ve şöyle konuşmalar oldu.
+ Uludağ sözlük yazarmıymış!
- bize bu bilgi verilmemişti.
+ ne yapalım şimdi bunu?
- ellerini çözün bakalım...
akşam yemeğimi yemiş, evde TV izliyordum. Üst kattan kavga sesleri gelmeye başladı. Nagihan hanım ve kocası arasında epeyce problem olduğunu biliyordum.
Seslerden Rahatsız olunca elime dumble alıp tavana vurdum...
Ama hala kavga etmeye devam ediyorlardı. Derken aniden bir silah sesi yankılandı ve tüm bağırışma sesleri kesildi!
Olduğum yerde irkildim. Aradan 2-3 dakika falan geçmişti ki zil çaldı.
Gidip kapıyı açtım. Bu üst komşum nagihan hanımdı ve oldukça gergindi...
- içeri girebilir miyim?
+ buyurun efendim!
zall olduğumu öğrenen ben şaşkınlıklar içerisinde "ben bu sözlüğü ne zaman satın aldım amk" diye bağırıyorum. komiser o bağıran göt kim gelsin bakayım diyor benim komserim diyorum. ne lan senin derdin diyor yok bişey amirim diyorum.
Polislerin olay yerinde yaptığı araştırmalarda, maktülün cep telefonun 40 küsür gün boyunca şarjda olduğunu tespit ederler, şarj aletinin üzerinde de, zall ın parmak izlerini bulurlar.
Meğer zall hüsumetli olduğu yazarı ahirete intikal ettirdikten sonra zaman kazanmak için böyle bir plan yapmış.
Polisler zall ı yakaladıklarında sağ elinin yerinde olmadığını görürler. Şarj aletinin üzerinde zall ın parmak izleri olmasına rağmen, zallın sağ eli bulunamadığı için delil yetersizliğinden zall ı serbest bırakırlar. Sen de, Az çakal değilmişsin hani zall. *
Sonra Atakergit içeri girer ve şeyi anlatır:
Bunu ben yaptım
Kendisinden nefret ediyordum
Bana sataşıp duruyordu
Bende ona haddini bildirmek istedim
Ve sonuç: onu öldürdüm.
40 küsür gündür online olduğu halde tek kelime entry girmeyen sözlük yazarından haber alınamıyordu.
Çağrılara, WhatsApp ve instagram mesajlarına da cevap gelmemişti.
Sözlük yetkilileri durumu polise haber verdi.
Yazarın evine gidildi. Zile defalarca basıldı. Ama ses yoktu. En Sonunda çilingirci gelip kapıyı açtı.
içeriye giren polisler, sözlük yazarının yerde yatan cansız bedeni ile karşılaştı.
Peki bunu kim yapmıştı?
akrabalarınıza, iki bayram arasında düğün mü yapılır diye sitem ederken. Düğündeki rahatsız edici gürültüye rağmen, kulağınızda yankılanan miyavlama sesini nasıl duyabildiginizi sorgularken bulursunuz kendinizi. O an için vicdanınızın sesine kayıtsız kalamazsınız.
kediyi bulup yardım etmek istersiniz. Sesi takip ettiğinizde terkedilmiş bir evin kapısından geldiğini farkederdiniz. Bu köhne evde, baykuş seslerinin çıkardığı insana ürperti veren kasvetli bir havası da vardır. bir kediye yardım etmek için her şeyi göze alarak Kapıdan içeri girdiğinizde sesin bodrum kattan geldiğini anlarsınız.
Cep telefonun ışığıyla 13 basamaklı bodrum merdivenlerinden usulca ve dikkatlice inip, miyavlama sesinin geldiği yere vardığında etrafta ne bir kedi ne de başka bir şey olduğunu farkedersiniz. Galiba hayal görüyor olmalıyım diyerek orayı terketmek istediğinizde, çıt çıt diye ritmik bir ses duyar. Sesin merdivenlerin olduğu taraftan geldiği yere doğru yönelirsiniz. Oraya vardığınızda merdiven altında bir köşede çocuğa benzeyen ama dikkatli bakınca cüce olduğu anlaşılan birinin çıt çıt tırnak kestiğini görürsünüz. Sen Ne yapıyorsun burda diye sorarsınız. O da, çekirdek çitliyoyum.. abi al çen de çitle! diyerek elinde biriktirdiği tırnak artıklarını size uzatır. Ananıskim.. diyerek can havliyle merdivenlerden yukarı koşarken üzerinize atlayan siyah bir kediyle boğuşurken korkudan bayılıp yere düşersiniz..
alyssa o gün her şeyi geride bırakıp yeni bir şehre taşınmıştı. girdiği barın masalarından birinde redbull karışmış viskisini yudumlarken ben bunları hak edecek ne yaptım der gibiydi.
Rıza sevdiğinden ayrıldıktan sonra ki 2.bayramı geçiriyordu. Odasında demli bir bardak çayı ile birlikte arkaplan'da çalan sakin müziği eşliğinde galerisinde ki eski fotoğraflara göz gezdiriyordu. Birden telefona mesaj bildirimi geldi. Aniden irkildi. Mesaj ondan gelmişti,ve şunlar yazıyordu...
Atakergit bulduğu küçük bir fanusta kendini boğdu ve artık yeni kahramanımız John wickti. Artık fanusun içinde ki japon balığının laneti tüm dünyayı saracaktı..
