... Bir müddet gidildikten evvelkinden fena gyet şedid rüzgar çıkarak gideceğimiz mahallin aksine döndürdü.<<Geceleyin Berberiyye adalarına varırsak ahalisi bizi telef ederler, gemi taşa tesadüf ederse gark oluruz.>> diyerek bu korku ile sabahladık.Geminin iindekilerin cümlesi şaşırıp şu vartadan halas için tedbir düşündük.Gemicilerden birisini etrafa nazar için direğe çıkardık.Gemici çıkar çıkmaz:
-Aman taş var!Taş var!
diyerek bağırdı.Direkten aşağıya inmezden evvel gemi taşa çarpıp karnından açıldı, sular dolmağa başlayarak batmağa yüz tuttu.Gemiciler kendilerini kurtarmak için geminin yanına sandalı evvelce hazırlamış idi.Hemen beni de beraber alıp atladılar.Dalga batırmasın diye cenab-ı Hakka niyaza başladık.Lakin sandala dalgaların e küüğü gelse gark edeceği meczum olmasıyla yelken açmağı iştemis isek de yelken yok idi; olsa bile açmak mümkün deil idi; kürek çekmekten de faide yoğidi.Şu halde yuvarlanarak giderken bir büyük dalga gelerek sandal ile beraber hpimiz denizin içine gittik.Haktan başka mededres kalmadı.Deniz içinde boğulmamak için nefes almamağı iltizam etmiş isem de tahammül olunur şey olmadığından denizin dibine iner çıkarken cenab-ı Hakkın lutuf ve kahrını tahatturla hayat ve memat arasında bulunurdum.Lakin can tatlı şey olduğundan kenara yahut denizin dibine mi nerye gideceğimizi bilemediğimle beraber yine kendimi kurtarmak için gayrette kusur etmezdim.Bu hal ile necat ve selamete çalışmış isem de nefes almamk mümü olmayıp hususiyle dalgaların aşağıya yukarıya beni yuvarlayarak karnıma dolan sulardan tab ü tüvanım keslerek kat-ı ümmid eylediğim ve ayağımı yere vurup yüze çıktığım anda yüzmeğe gayret etmiş isem de birbirini müteakib hüum eden dağ gibi dalgalar meydan vermezdi.Dalganın biri balaya diğeri kar-ı deryaya isal ederdi.Aşağı inince nefesimi tutar, yukarıya varınca alır idim.Şu halde bulunurken ayağıma bir taş dokundu.Can halviyle dalga gelmeden üzerine çıkmağa çalıştım.Lakin sahile gelen dalgalar beni sahile götürürse de çekilen dalgalar yirmi otuz arşın derinliğinde olan denize beni çeker götürürdü.Salıncak gibi böyle birkaç defalar gah deniz ve gah karaya min gayr-i iradetin gidip gelerek bir defasında yüksek bir taşın üzerine attı.Taş kenarda ve yüksek olduğundan dalgabeni çekip götüremedi.Hele bim-i canla oraya tahassun eyledim.
...Vakta ki akşam olup ortalık kararınca dünya başıma zindan oldu.Gece üzerime yırtıcı hayvanlar gelir diye kemal-i havfımdan ziyadesiyle me'yus olarak hayatımdan mevmid oldum.Denizden kurtulsam dadaha ziyade tehlikeye düştüm.
...Dalları kale gibi etrafı ihata etmiş bir büyük ağacın üzerine çıkıp << bu gece burada misafir olayım bakayım, Mevla sabah neyler>> diye uyuyakalmışım.