hikaye

entry69 galeri2 video2
    1.
  1. dinleyene bağlı bir rüya.
    dinledim, kurdum.
    4 ...
  2. 2.
  3. en güzel örneği mitolojidir .
    3 ...
  4. 3.
  5. örselenmiş bir çocukluk.
    işte benim bütün hikayem. *
    1 ...
  6. 4.
  7. cahit külebi' nin en bilinen şiirlerindendir:

    Senin dudakların pembe
    Ellerin beyaz,
    Al tut ellerimi bebek
    Tut biraz!

    Benim doğduğum köylerde
    Ceviz ağaçları yoktu,
    Ben bu yüzden serinliğe hasretim
    Okşa biraz!

    Benim doğduğum köylerde
    Buğday tarlaları yoktu,
    Dağıt saçlarını bebek
    Savur biraz!

    Benim doğduğum köyleri
    Akşamları eşkiyalar basardı.
    Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
    Konuş biraz!

    Benim doğduğum köylerde
    Şimal rüzgarları eserdi,
    Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
    Öp biraz!
    13 ...
  8. 5.
  9. 6.
  10. kısa olay örgüsü ve az karakter sayısıyla,roman türünden sonra en çok tercih edilen, edebiyat alanının yazı ve kurmaca sanatıdır.
    1 ...
  11. 7.
  12. ilhan berk şiiri.

    her şey bir gece içinde oldu
    sabahleyin her şey tamamdı.

    bu gördüğünüz gökyüzü
    ilk defa gelip yerini aldı

    gökyüzünün gelmesiyleydi
    dünyada büyük bir değişiklik oldu

    mesela, ovalar daha o gün
    yalnızlıklarını unutuverdiler

    bu şimdi elsiz ayaksız gibi duran gece
    o zaman ağaca yürüyen bir su gibi geliyordu

    gökyüzünün hemen arkasındandı
    denizleri gördük

    baktım bir kuş ilk defa keyifli keyifli
    baktım uçuyordu

    akşama doğruydu
    bitkilerle, hayvanlarla merhabalaştık

    her şey yaşamaya hazırlanıyordu
    her şey gelir gelmez hayatlarını

    himalaya'lar, ant'lar, erciyeş'ler
    bir daha kımıldamamak üzere yerleşiyorlardı

    herkes aklından geçirdiği kadar bir yeri
    dünyada kolayca bulmuştu

    gökyüzünde, yerde
    her ağacın, her taşın bir yeri vardı

    hatırlarım küçük kirli bir bulut
    durmuş olup bitenleri seyrediyordu

    dünyaya niçin bu kadar geç geldiğini
    elinde olsa tutup soracaktı

    şimdi bu geceyi, bu yıldızları fevkalade buluyorsunuz ama
    bu hiç de kolay olmadı

    en başta, başı boş atlar gibiydi nehirler
    bu şiire girmeden önce

    her şey yerini alıyordu sırası geldikçe
    ilhan Berk bütün bunları görüyordu.
    3 ...
  13. 8.
  14. cem karaca'nın bir şarkısı.
    1 ...
  15. 9.
  16. 7.
  17. 8.
  18. cahit külebi'nin mükemmel başlayan, devam eden ve biten bir şiiridir. böyle değerli bir şairin, şirini tüm olarak yazayım da tam olsun:

    hikàye

    senin dudakların pembe
    ellerin beyaz,
    al tut ellerimi bebek
    tut biraz!

    benim doğduğum köylerde
    ceviz ağaçları yoktu,
    ben bu yüzden serinliğe hasretim
    okşa biraz!

    benim doğduğum köylerde
    buğday tarlaları yoktu,
    dağıt saçlarını bebek
    savur biraz!

    benim doğduğum köyleri
    akşamları eşkıyalar basardı,
    ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
    konuş biraz!

    benim doğduğum köylerde
    insanlar gülmesini bilmezdi,
    ben bu yüzden böyle naçar kalmışım
    gül biraz!

    benim doğduğum köylerde
    kuzey rüzgarları eserdi,
    hep bu yüzden dudaklarım çatlaktır
    öp biraz!

    sen türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
    benim doğduğum köyler de güzeldi
    sen de anlat doğduğun yerleri,
    anlat biraz!

    1944

    cahit külebi

    alıntı: bütün şiirleri, adam yayınları, 1996
    2 ...
  19. 9.
  20. 10.
  21. edebiyatta, Gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü olarak bilinse de, Aslı astarı olmayan söz ve olaylar için de kullanılan sözcük.
    1 ...
  22. 11.
  23. kokusunu çoktan unuttuğun mandalsız bir zaman diliminde, çamaşır ipine asılı güzeldi'li geçmiş zamanları savuruyorken rüzgara; pamuk ipliğine bağlı gelecek kaygılarının hükmünde, değneğin tam orta yerinde duran "şimdi"yi ıskalıyorsan umarsız; hikaye başlamıştır.

    hikaye; annenin mezopotamya'da bir nil nehri'ni sulayıp durmasıdır gözbebeklerinde. babanın, her zaman olduğu gibi kör koridorlarda alkol kokusu, sessiz bir gölge sureti olmasıdır kapı eşiklerinde, dikenli bir kilit sesi. o içeri girdiğinde, sen artık hep dışarıdasın.

    hikaye; istenmeyen komşu kadınların bacaklarındaki varislerde, göğsündeki kırmızı kurdelanın parçalanmasındaki anlamsızlıkta büyür.

    kaygan bir zeminde tutunacak bir şey bulamıyorken, ve zaten çoktan öğrenmişken yere düştüğünde önce gülüşlerinin kanadığını; yaşam umarsızca bir sallanmadır, kulpsuz.

    hayat seni herhangi bir tren istasyonundaki herhangi biri yapmaya çalışıyorken; sen, artık bir peron öpüşmesini uzatıyor olursun; mavi.

    hikaye; çekip gidememe ikiyüzlülüğünün yeniden üretimidir, halkanın zincirden kopması, sonra yeniden eklenmesi sahte bir tanrıya duaların..

    başka türlüsü, diyememektir, çokça.

    göğsündeki izbe meyhanede kaç taşralı memur ölüyorsa her akşam, o kadar hikaye küflenir şarkılarda.., -bir yangının külü de-

    bir afrika ezgisinin ateşine çıra olsun diye kanırttığımız yüreğin cılız kemikleridir hikaye; bir parça ekmeğin hatrına güttüğü kandır.

    besleme kızın kapıcıyla yapılan düğünündeki fosforlu neşedir hikaye; limonata ve kuru pasta.

    hikaye; kanatlarını kıran yazgıya her güz başı martılar uçurmak ve her ikindi patiskadan kanatlar biçmektir kendine..

    hikaye budur; sürgün de..
    2 ...
  24. 12.
  25. --spoiler--
    Çerez tabağı - 1
    Galatasaray Lisesi'nden bir arkadaşım hâlâ evlenemedi.Geç enlerde
    'Yeter artık. Evlen de çoluk çocuk sahibi ol' dedim. Aşağıdaki teoriyi
    aktardı:
    Bir kuruyemiş tabağı kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman
    sırasıyla önce antepfıstıkları , ardından bademler, sonra fındıklar
    gider. En sona beyaz ve sarı leblebiler kalır. Eğer belli bir yaşa
    kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan leblebiler ve
    ayçekirdekleri ile idare edersin, ya da bir fıstık bulurum
    diye tabağı karıştırır durursun..
    --spoiler--

    --spoiler--
    Çerez tabağı - 2
    Geçen hafta bir türlü evlenemeyen bir arkadaşımın, ileri yaşta
    evlenmekle, çerez tabağı arasındaki benzerliği anlatan görüşlerini
    aktarmıştım. Bu yazı üzerine, bazı okurlarımdan eklemeler geldi. Ben
    tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler olduğunu yazmıştım.

    Mektep arkadaşım Merih Tüzün şöyle yazmış: 'Sevgili Fatih, aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da kalır.
    Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri
    bırakır. Onlara ulaşmak cesaret ister. Dişine güveneceksin kıracaksın
    ki,içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin. Ama risklidir, bu sırada
    dişini de kırabilirsin tabi. '
    --spoiler--
    5 ...
  26. 13.
  27. biraz... cahit külebi! tut biraz, okşa, savur, gül, öp biraz...anlat! dinlemek güzel, hissetmek okumak ayrı güzel. bir de istemek var hani bazı şeyler hepimizde (artık) çok AZ.
    0 ...
  28. 14.
  29. Di'li geçmişten tek yaramsın sen. *
    0 ...
  30. 15.
  31. ağacın kendisini kesmeye yeltenen baltaya söylediğidir;

    sen beni kesemezdin ama, gel gör ki sapın benden.
    0 ...
  32. 16.
  33. 17.
  34. Güneşli bir gündü. Kadın parkta yanında oturan adama Bakın, salıncakta sallanan şu kırmızı kazaklı çocuk benim oğlum dedi.
    Adam gülümseyerek Güzel bir oğlunuz var dedi. Diğer salıncaktaki mavi kazaklı çocukda benim oğlum.
    Sonra saatine baktı ve Heyyy, Todd, sanırım artık gitme zamanı diye seslendi oğluna.
    Çocuk salıncakta yükselirken Beş dakika daha baba, lütfen yalnızca beş dakika daha diye karşılık verdi babasına.
    Adam başını peki anlamında sallayınca çocuk neşeyle sallanmaya devam etti.
    Dakikalar sonra adam ayağa kalkarak tekrar seslendi oğluna Todd, artık gidelim mi, ne dersin?
    Çocuk yine gitmeye isteksiz Ne olur baba, beş dakika daha, lütfen, beş dakika daha diye bağırdı babasına.
    Adam Tamam deyince çocuk kahkahalar atarak sallanmaya devam etti.
    Sonunda kadın dayanamadı ve sesinde gizli bir hayranlıkla Ne kadar sabırlı bir babasınız dedi .
    Adam gülümsedi kadına. Sabır değil yaptığım bayan dedi. Büyük oğlum
    Tommy yi geçen yıl burada sarhoş bir sürücünün çarpması sonucu
    kaybettim. Buraya yakın yolda bisiklet sürüyordu. Tommy e hiç yeterince
    zaman ayırmamıstım. Oysa şimdi onunla beş dakika daha fazla birlikte
    olabilmek için herşeyi yapardım. Toddla ayni hatayı yapmayacağıma söz
    verdim kendi kendime..
    O her Beş dakika daha baba dediği zaman , oyun oynamak için beş
    dakika daha kazandığını düşünüyor, oysa işin gerçeği ne biliyor
    musunuz? Ben onu oyun oynarken beş dakika daha fazla izleyebiliyorum,
    asıl kazanan benim.
    2 ...
  35. 18.
  36. Küçük bir kuş ayazda yiyecek bulmak için dışarı çıkmıs. Hava soğuk olduğu için kuş dayanamayıp karın üstüne düşmüş.
    Kuş çaresiz ölümü beklerken ordan geçen bir inek sürüsü kuşun üstüne sıçmış. Kuş tam ineğe küfüredecekken bokun sıcaklığıyla kanatları çözülüvermiş. Kuş sevinçle ötmeye baslamış ordan geçen bir kedi kuşun sesini duymuş. ve boku eşeleyip kuşu çıkarmış.
    Kuş tam teşekkür edecekken kedi onu yemiş. Demekki neymiş ;
    1-Her üstüne sıçanı düsmanın sanma.
    2-Seni her boktan kurtaranı dostun sanma.
    3-Ve en önemlisi bokun içinde mutluysan sesini çıkarma.
    4 ...
  37. 19.
  38. 20.
  39. çocukluğum ömer seyfettindir benim ikinci çocukluğum sait faik garip...
    0 ...
  40. 21.
  41. Akla Ömer Seyfettin'i getiren bir yazın türüdür.
    1 ...
  42. 22.
  43. yaşanmış veya yaşanması mümkün olayları okuyucuya haz verecek şekilde anlatan kısa edebi yazılara denir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük