Ne zaman dinlesem hep aynı duyguları uyandıran, yaşasın rock müzik dedirten, sözleri ayrı, müziği ayrı güzel nadide bir parça. Yok böyle bir şarkı ya daha gelmedi, gelemez.
Yüzyılımızın bize yaptıklarını özetleyen nefis ötesi eser.Bir zamanlar çocuktuk. Mutlu ve heyecanlıydık. Hayaller kuruyorduk. Her şeyin tadı bir başka gibiydi. Sonra hepimiz aynı kişiye dönüştük. Özümüzden varsa hala bir şeyler bu şarkıyı daha çok sevdik. Şarkı tekniğinden anlamam ama kusursuz gibime geliyor. Çok seviyorum sayın seyirciler.
hayatım boyunca cidden en çok sevdiğim ve dinlediğim müzik grubu olan pink floyd yun en güzel şarkılarından biridir. son günlerde gene pink floyd a düştüm. şiddetle de tavsiye ederim.
otuz altı senelik yaşamımda daha fazla etkilendiğim (resim, heykel, sinema gibi başka alanlar dahil) bir sanat eseri yok. bir şarkı insanın dna'sına işler mi, olduğu kişinin varlığına tuğla dizer mi, mümkün işte.
David gilmour o zamanlar bu sarkiyi yazarken kiz arkadasi polly samson'un soylediklerinden esinlenmistir. Yani sadece david'in isi degil bu. Hatta needeyse tamamen polly'nin yaratisi.
Simdi aklima geldi, bu sarki hakkinda soyle bir ayrinti vardir;
Eger high hopes sarkisini uzuncalardan dinlerseniz ve sarki bitmesine ragmen plaga mudahale etmezseniz plak dondukce sonsuza kadar surecek kalp atisi sesi baslar. Bu tekrarin aynisi atom heart mother lp'sinin sonunda da vardir ama oradaki kalp atisi yerine su damlacigi sesidir. Ayrica bu sesleri plakta cikarabilmeniz icin ayarlama yapmaniz gerekir. Plagin yapisi ve igne bu seslere sebep oluyor. Yani kasten yapilmis seylerdir.
dünyanın en mükemmel gitar solosuna sahip şerkıdır. david gilmour reisin şaheseridir. her versiyonu dinlenir ama özellikle barış benice'nin çaldığı solosu harikadır.
bu şarkının bir şanssızlığı pink floyd un ilk defa grammy ödül kazandığı marooned ın bu albümde bulunmasıdır.
90 lı yılların ortalarında ödülle birlikte marooned eseri ön plana çıkmış bir diğer eser de coming back to life ise high hopes ve marooned ın gerisinde kalmıştır.