hicbiseyebosunaiclenmeyenadam hatıraları

entry3 galeri0
    3.
  1. 2.
  2. hatıraların en güzelidir.

    Bir gün telefonum dindar bir şekilde çalmaya başladı. dindar bir şekilde çalışı hbbia nın aradığının habercisiydi. açtım, hemen konuşmaya başladı. yok zekat vermiş miyim! yok umreye gitmeyi planlıyor muyum falan.. ara ara da benim laik ve kemalist olmamla ilgili yakınmalarını dile getiriyordu. sürdüğü hacı yağı kokusu burnuma geldi ve izin isteyip klozete gittim ve kustum efendim. döndüğümde bana nazar değmiş olabileceğini belirtip, nazar duası okumak için çay bahçesinde buluşmayı teklif etti. ben de yapacağım iş olmamasından mütevellit, pes oynamayı bırakıp, bu çember sakallı kardeşimizin davetine icabet etmeyi uygun gördüm.

    Gittiğimde benden bir saat önce gelmiş, elindeki tesbihle birşeyler yapıyor ve bir yandan da mırıldanarak yavaşça kafasını sağa sola sallıyordu. masaya oturduğumda kenarına lokum koyulmuş kahvesini görüp şoke oldum. beni farkettiğinde kindar bir şekilde yüzüme bakmaya başladı. sanırım kemalist olmam onu ciddi manada rahatsız ediyordu efendim.

    ben ona istiklalde çok klas bir bar olduğunu söyleyip, oraya gitmeyi teklif ettim. nazar duasını okuyup üfledikten sonra bana bara gelmek istemediğini, sandaletleri eskidiği ve yıprandığı için yeni bir çift sandalet alması gerektiği konusunda ayakkabıcıya gitmeyi teklif etti. uzun bir yürüyüşten sonra ara sokaklara girdikçe girdik ve koca şehr-i istanbul da adeta kaybolmuştuk efendim. büyük yeşil bir kapı nın önünde durdu ve bana uhrevi bir bakış fırlatıp, "artık şehveti hayatı bırakıp, islama dönmemin ve hatta akp li olmamın zamanının geldiğini" söyledi. meğerse getirdiği yer sandalet satan bir yer değil, cemaat eviymiş. içeriden maklube olduğunu çok sonradan anlayacağım bir yemek kokusu geliyordu. kapıyı çaldı, badem bıyıklı, çıplak ayaklı, kumaş pantalon ve yakasız gömlek giyen birisi kapıyı açtı.

    karşılıklı selamün aleyküm dedikten sonra içeriye girdi. ben çekimser kalıp dışarıda beklemeye başladım. arkasından gelmediğimi farkettikten sonra geri dönüp kapı eşiğinden içlenmiş bir şekilde gözlerimin içine içine sütü dökülmüş bir kedi yavrusu edası ile bakmaya başladı.

    aczimendi kılıklı arkadaşlarına toplu bir nah çektikten sonra hızla oradan uzaklaştım.

    daha sonra bu konu ile ilgili birkaç telefon görüşmesi yaptık ve küfürleştik hattı zatında. ama ne kadar uyuşturulmuş ve yıkanmış bir beyine sahip olsa da sonuçta insan arkadaşını bir anda silip atamıyor efendim. daha sonradan ramazan da davul ihalesine girecek olan arkadaşıma nasihatlarda ve masturbasyonun kötü bir şey olmadığı hakkında telkin ve tesbitlerde bulundum.
    1 ...
  3. 1.
  4. hicbiseyebosunaiclenmeyenadam ile sohbet eden yazarların, şoke oldukları, kah eğlenip kah güldülleri, kah halay çekip, kah sinirlendikleri hbbia hatıratıdır. umulmadık bir anda hbbia nın anlattığı çarpıcı ve ibret verici öyküleri tanımlar.

    mesela bunlardan birisi :

    evet efendim
    bundan yıllar evvel daha ben küçük bir sebii sübyanken hayatımın en büyük olayını yaşadım. benim için mübarek bir nişane, uhrevi bir hadisedir. mübarek cemaatimizin açtığı kuran kursuna gidiyordum efendim. daha o yaşlarda çocuk eğitiminin ve ahlakının önemini kavramış olan valıdeciğim ile babacığım bana televizyonu ve onun beraberinde getirdiği çağdaşlık safsataları altında bizi ahlaksızlaştıran herşeyi yasaklamışlardı bana. kot pantalon hayatım boyunca giymedim mesela. sevgili babacığımın "kısır olmanı istemiyorum mübarek vavrum" buyurması üzerine taa o zamanlardan bu bilinci kavramış, sahiplenmiştim. bereketli mutlu günlerdi. bir tek kız kardeşim arada sorun çıkartıyordu. 9 yaşında olmasının verdiği çocuk aklı ile kapanmayı uzunca bir süre reddetti. babacığım da ben de uzun uzun kapanması, avret yerlerini kimseye göstermemesi, saçlarının görünmesinin onu cehenneme götüreceği ve allahın büyük azabını yaşayacağını konusunda bilgilendirdik. bu onun kafasına tam nüfus etmemiş olacak ki saçları açık bir şekilde bakkala gitmeye evden tshirtle çıkmaya devam etti. babacığım da ben de gördüğümüz yerde dövdük, saçlarını kestik ve sonunda en önemli islami kanun olan ve ahlaki nişanemiz kabul ettiğimiz başörtüsünü kabul ettirdik.

    benim için çok değerli yıllardı. şu anki karakter ve kişiliğimin oluşmasında, o mübarek, eli öpülesi, nur yüzlü insanla tanıştığım zamanlar olması büyük önem arzeder efendim.

    soğuk bir kış günü içimizi nurlandıran, adeta yüreğimize kalorifer tesisatı döşeyen, gül bahçeleri kokularını burnumuza getiren bereketli bir ramazan akşamıydı. kapı çalındı ve kuran kursunda ara ara gözüme çarpan, hacamızla çok samini olan bir adam gelmişti. fakat polis olduğunu anladığımda şok oldum. bu kadar mübarek bir insanın polis olması, binlerce ahlaksızlık ve günaha bulaşmış çağdaş, laik tehlikelerin kol gezdiği sokaklarda bizim güvenliğimiz için koşturması içime gül kokulu sular serpiştirdi adeta.

    babama birşeyler söyledi ve babam da gözyaşları içinde "yarabbim şükürler olsun yarabbim" diye ellerini yukarı açıp ağladı. yanına gidip çember sakalındaki gözyaşlarını silip soğukkanlılıkla sordum. babam recep tayyip erdoğan ın evimize gelip iftar yapacağını, halkı temsilen bizi seçtiklerini söyledi. çocuk bünyem dayanamamış olacak bayılmış ve (afedersiniz) altıma işemişim. valideciğim koşup beni banyoda ayıltıp üzerimi değiştirdikten sonra, sofranın başında bütün aile hazırolda beklemeye koyulduk.

    içeriye büyük bir koruma ordusu ile giren mübarek şahsiyetin elini öptük ve hayır dualarını aldık. yemek boyunca gözümü ondan ayıramamıştım. zarif düzgün parmakları, geniş omuzları, dolgun dudakları ve insanın içini ürperten etkileyici bakışları vardı.

    bir gün başbakan olup hepimizi bu laik ve çağdaş ayak takımından kurtaracağını taa o günlerde anlamıştım. gazetecilerin dışarı atılmasını emretti ve detaylarını anlatmayacağım, benim hatıratlarımın en özel bölümünü oluşturan bir sohbete daldık. işte o gün bu gündür yüce rabbime binlerce kez hamdolsun ki bu karakter ve kişilikte bir insan olmamın temelleri atılmış oldu.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük