mutlak suretle çokça eleştirilip sıklıkla hor görülmüş, bunların etkisi ile kendi kendine bir savunma mekanizması geliştirerek etrafındaki her şeyi eleştirerek bir nevi tatmin olan bireydir. sosyal hayatta asla somut bir işle iştigal etmez, gözü sürekli dışarıda olup etrafındakilerinin hatalarını aramakla meşguldur. mesela bir diskoda kenarda durup milletin dansı ile alay eden bu kişidir, kitap okumadan yazar eleştirmeni gene bu bireyimizdir, ne olursa olsun yapılmış, inşa edilmiş şeyleri sevmez. kendi de asla bunları yapmaya tenezzül etmez, ancak kendinde eleştirme hakkını her zaman görür. bu kişi muhtemelen ihtiyarladığı zaman somurtarak geçen ömrüne yanacak ve ot gibi geçen yıllarına hayıflanacaktır.
aşağılık kompleksi olan insandır. kendi açıklarını başkalarının hatalarını su yüzüne çıkararak bastırmaya çalışır. eleştirilmeye tahammülü yoktur.
(bkz: öğreten yazar ve entrysi)*
her zaman ki köşenizde, her zaman ki barınızın
önünüzde viski ve havuç ve bir eliniz çenenizde
kaşlarınız hafifçe yukarda, bakışlarınız ne kadar bilgiç
hiçbirşey üretemeden sadece eleştirirsiniz
sinemadan siz anlarsınız, tiyatrodan, müzikten
heykel, resim, edebiyat sorulmalı sizden
ekmeğin fiyatını bilmezsiniz ama ekonomik politika
karılarınızı döverken siz ne kadar bilimselsiniz
bu yaz yine güneydeydiniz
o rakı balık ve deniz
herşey bir harikaydı ancak
yerli halkı beğenmediniz
burada da orada da o aynı barlar
hep o aynı yarım porsiyon aydınlık
aynı çehreler aynı laflar
vallahi hiç değişmemişsiniz
bi çeşit kolaya kaçma hareketi. türk halkının en sevdiği eylemler arasında ilk sıradadır. bir (bkz: mum yakmak yerine karanlığa küfretmek) deyimiyle özdeşleşmiştir. herkes hükumete, devlet dairelerine, baştakilere lafla sataşmanın mümkün olduğu bütün birimlere * veryansın eder. ama kimse üzerine düşeni yapmaya yanaşmaz.
etrafı eleştirme görevini yerine getiren insandır. ya da şöyle diyeyim. toplum içindeki iş bölümünde kendi payına düşen ''eleştiri'' görevini yerine getiren insandır.
herkes dünyayı değiştirecek diye bir kaide yoktur. zaten herkeste de bu vasıf yoktur. herkes eleştiri de yapamaz. çünkü herkeste de eleştiri yapacak vasıf yoktur.
ama bu demek değildir ki dünyayı, etiler'deki villalarının oturma odasındaki deri koltuklar üzerine kurulup, ellerinde uzaktan kumandalarıyla karşılarındaki plazma televizyondan takip edip, gazetedeki köşelerine ''dün gece boğazın en nezih mekanlarından birinde balık yerken aklıma geldi de...'' tarzında yazılar yazan dinozorlar görevlerini yapmaktadır.
***sözlükte çok var bunlardan***
peki ne yazalım buraya kardeşim? hem sen benim eleştirmek dışında hiçbir şey yapmadığımı nereden biliyorsun? bilmiyorsun. ve ne yazık ki saçmalıyorsun.
ben buraya birşeyler yazıyorsam ve birileri de yazdıklarımı okuyup eğer bulabiliyorsa kendisine bir pay çıkarabiliyorsa ben buradaki görevimi yapmışım demektir.
iş buraya ''unutmadık unutturmayacağız'', ''hepimiz x'iz hepimiz ğ'yiz'', ''kahrolsun emperyalizm'', ''yaşasın makakların kardeşliği''... yazarak değiştirmekse dünyayı. çok haklısınız.