tanımıyorsundur, ama eksiktir hayatında, pek tabii bir özlem duygusu içinde olabilirsin.
misal, bir ilişkin olsun istersin, onun için bir partnerin özlemini hissedersin, ya da eğlenceli bir arkadaş özlersin falan filen işte...
gökkuşağına 8.rengi ekleme gayretidir. hem heyecan yapar hem imkansızlık elini kolunu bağlar. 7 renkle yetinmek lazım.
"seni özledim. arada geliyorsun aklıma. napıyor diyorum, iyi mi. ses tonunu unuttum belki belki en çok özlediğim adındır yinelemekten ısrarla çekindiğim. yeşil sana çok yakışmış, şafak bir bir atıyor.hiç görmedim seni, ama sevdim. sevgi anlayışımız farklıydı belki. bir arkadaş bir dost eski bir sevgili gibi sevdim seni. sadakat anlayışımız da farklıydı. ben yine her 3 haziranda seni düşüneceğim. aklıma geleceksin. hiç tanışmayacağız, hiç gülümsemeyeceğiz biribirimize ama ben seni seveceğim eski bir arkadaş gibi. kendini sevdirdin senin suçun değil benim suçum. çünkü boş bir anıma geldi kalbim savunmasızdı sevdim. hayırlı teskereler askerim. özledim bu benim sorunum affedin"
ütopik bir davranış. ya da bir şizofreni davranışı...
hiç yüzünü görmediğin, gözlerinin sıcaklığını
bilmediğin bir kişiyi özleyebilir misin? sesini bile
duymadan aşık olmaya benziyor biraz da tanım. tam msn
aşkları için geçerli olabilecek durum. ama bazen de
kafanda yarattığın o cisme aşık olursun. hayalindeki
o adsız kahramanı özlersin. çok derinden sızlar
içindeki o tuhaf aşk. vardır ya da yoktur bile
diyemezsin. ama kapılıp gidersin rüzgarına...
geçmişi bugüne eklemektir. aslında tanıdığın ama hiç dokunmadığın.
kader midir bilemedim. hep özledim. düne dair ne varsa. sana dair. tanımadığım halde seni özledim. sesinin dokusunu özledim. ve günleri saydığımı fark ettim en çok. bir hafta olmuş sesini duyalı ismimi senden duyalı. koca bir hafta. sonra onlarca kez seni içimde duydum ama aynı değildi hemde hiç.
dudaklarını okuma imkanım yok ki. kendi kendime düşünüyorum. bir hayali özlüyorum. evet acı ama gerçek.
aklımdan seninle hiç paylaşmayacağım cümleler geçiyor. susuyorum.
tanıyamazsın. çünkü sen, sözüm sana; bakmış ama görmemişsindir, duymuş ama dinlememişsindir. cesaretin olmadığı için, amiyane tabirle götün yemediği için dokunmamışsındır hiç ona. ya bi siktir git. tınısı hoşuna gider değil mi, tanısını koyamadığının. büyük bir şairin dizeleriye avutursun kendini:
...en güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız
ve sana söylemek istediğim en güzel söz
henüz söylememiş olduğum sözdür...
en iyi şekilde şebnem ferahın anlattığı olgudur, görmediğin, bilmediğin birini özlemek.
şöyle der bir şarkısın da; ''benim bir sevgilim var henüz tanışmadığım''
(bkz: çakıl taşları)
genelde platonik aşklar için geçerli olan durumdur. tanımadığın halde sanki o kişinin herşeyini biliyor, o yokken kendini yarım hissediyor gibi duygulara kapılır insan.
senin görmediğin ama herkesin gördüğü adının geçtiği zaman kimsenin kötü diyemediği. çok yiğit adam dedikleri. özlenmezmi böyle biri. sadece fotoraflarda gördüğümüz kitaplarda okuduğuz, sadece yazılanlardan ve cizilenlerden tanıdığımız atatürk'ü kim özlemiyor.