yine de, korkuyorum yok olmaktan. hiçlikten bu dünyaya atılmış olamyı ise istemiyorum. rastlantısal bir anlam ise ancak boğar beni.
bana yakışan tırnaklarımı kanatırcasına acıtmak. ve acımak.
hiç olmamış gibiyim bazen. bir çok zamanda fazlasıyla varım. hiç olmamış gibiyim bazen. bazense evrendeki tüm oksijen rezervleri yetmiyor bana.
hiç olmamış gibiyim bazen. çoğu zamanda hiç yok olmayacakmış gibi...
soguktu, deniz dalgaları ile acımasızca dövüyordu kıyıyı
sicak bir çay ile gittiğin yöne bakmak tek çaremdi
geceydi, gelmeyecektin, bilmeyecektin beklendiğini
ve bilmeden uyanacaktın yeni bir güne.
soguktu, yağmur acumasızca ıslatıyordu bedenimi
yavaş yavaş eriyordum
çaya katılmış şeker gibi yok oluyordum
hiç olmamış gibiydim
karışıyordum hayat denen açımasız çay kaşığının şiddetiyle
sensizlikle dolu bir dünyaya... *