ankara'da. konur 2 sokağın alttan girişindeki üst geçitin altı. adres bu. şaka len, adres yok henüz. ama ufak bi yer tutulur yani, sorun değil.
gitar çalmayı bilmem satriani abi. gençlik dönemlerimde heves etmedim mi? ettim tabii. ama gerek, olması gerekenden daha kalın parmaklarım gerekse 'lan gitar tıngırdatıp akdeniz akşamlarını mı söyliyecem' şeklindeki dik kafalılığım buna engel oldu. yani demem o ki, gitar çalan çocuktan hoşlanan lisenin sonları-üniversitenin başları dönemi kızlar beni pas geçti. zaten yavuz çetin vardı o zamanlar; o varken benim gitar çalmama gerek yoktu. saygımdan.
açık konuşmak gerekirse, teee ilk okuldan beri bekledim aslında bu teklifi. lakin, gitar çalmayı bilmediğim gibi, kepçe kulaklı, zayıfcana, çirkin bi insan evladı oluşum bu teklifi engelleyen unsurlardandı kanımca. zaten ilkokulda olmazdı öyle şeyler. hepsi kardeşim sayılırdı kızların. hem otur dersine çalış! daha o yaşta ne kızı, ne teklifi! otur yerine, ata bak. olmadı ip atla, ılık süt iç! kendimi avutmada üstüme yoktur bu arada.
kaslı vücuduyla sahilde kızların bakışlarını üzerinde toplayan yiğit delikanlı da olamadım. ya da zekası ve entelektüel birikimiyle, allı morlu giyinen hafif geniş kalçalı ve bol sigara kokulu entel kızları fantazilerden fantazilere salan 'çirkin ama garip bi çekiciliği var bunun yaaa' insanı da olamadım.
hiç çıkma teklifi almamış olmaktan gocunduğumu mu sandın yoksa? yanılmamışsın! it gibi de gocundum. hatta gocuk gibi değersiz hissettim kendimi. kendimi böyle saçma kelime oyunlarına verdim misal. kıskandım lan, açık konuşmak gerekirse. kapalı konuşmak gerekirse de şunu derim: 'yaaa bende daha ne hikayeler var aaabi, anlatsam yerlere yatarsınız adamları' skti benim dimağımı. bilader adam sanki doğar doğmaz axe deodorantla vaftiz edilmiş! hayatının her döneminde kızlar bunun peşinde. ulan 17 tavuğun içinde horoz bile senin kadar ilgi görmemiş, bir anlık da olsa anlattıklarına inanacak olursak! nesin sen arkadaşım? tipe bakıyorum, büyük konuşmayım, götüme sağlam bi ressam çalışsa bişeyler yapsa senden düzgün görünür. çok mu iddialı konuştum? bırak da biraz da ben iddialı konuşayım lan it!
ha, çok şükür artık teklif beklemek gibi bi durumda değilim. aradığımı bulalı çok oldu. lakin insanın içinde bi ukte kalıyor; gavur çocuğu muyum lan ben diye isyanlara koşuyor. ya da koşmuyor da, şu yukarıda değindiğim çocuklar koparıyor benim kayışı.
son olarak, bu yazının sebeplerini sıralamaya çalışacak olursak:
a) kıskançlık: olabilir freud dayı, haklısın. bilinçaltı bu, türlü oyunlar oynar insanoğluna.
b) askerliğin verdiği psikoloji.
c) gençlikte okunan ve etkisinde kalınan porno dergiler. misallendirecek olursak: ellerim cebimde sokaktan geçerken uzaktan tanıdığım nalan abla seslendi. yukarı çıkmamı istiyordu... veya, işyerine yeni gelen sekreter bakışlarıyla beni adeta yiyor, gözlerini benden alamıyordu..gibi.
ha, bi kere bi teklif aldım, yalan söylemiş olmayalım. istanbul'da tarlabaşı'nda bi abla -ya da abi, tam kestiremedim. o tam kestirmiş miydi acaba- beraber olmak istedi benle. egolarım şişti. kendime güvenim geldi. o derece müşkül durumda benim egom be platon emmi!