hayatında çok büyük boşlukları olan çocuktur. şimdi uçurtma uçurmaya başlasa bile özgürlüğün tam olarak ne olduğunu asla öğrenemeyecektir. biliyorsunuz ağaç yaşken eğilir.
biyonik çocuktur koca hayatından bi bok anlamaz. o uçurtmayı yaparken milimetrik hesaplamalarla oluşturulan geometrik şekillerin keyfini hiç bi zaman bilmez. uçurtmanın kuyruğunda bağlanan taşın anlamını hiç bi zaman bilemez. daha neler neler fiuuf
pek birşey kaybetmiş sayılmaz. yalnız ucurtma ucurmamıs bir nesil, aynı zamanda ucurtma imal etmeyi de bilmez. belki kaybedilmiş en büyük şey budur ucurtma konusunda.
bizim donemimizde oyleydi, ucurtma ucururduk ama , kendi yaptıgımız ucurtmayı tabi. *
hatta bir edit yapma ihtiyacı duydum bu entry'ye.
hiç unutmam o ucurtmanın cıtalarını satan kırtasiyeler vardı o donem. şimdi var mı bilmiyorum ama bazen o cıtalardan bulamayınca sazlıklardan kamış toplar, yine yapardık ucurtmamızı. boyleydi. :)
uçurtmaya özgü o nostaljik anılardan yoksun kalacak çocuktur. uçurtma gördüğünde; soğuk bir kış gününde sahilde ben de uçurtma uçurmuştum diye hatırlayamayacaktır. buradan ailelere sesleniyorum! uçurtun, uçurtturun...*