Hiç sevilemişsen eğer, sana yemin ederim ki, bu seninle alakalı bi durum değil. Yani çevredeki insanlar seni sevmiyorsa, sen sevilmez değilsin, yalnızca onlar sevmiyor. Sen, kendini sev. Senin en iyi dostun hep sensin zira. Kendini sev, kendini cezalandırma, kendine kıymet ver...
Anlatacak kimse yok yazıyorum o yüzden
Şimdiden kafa ütülediysem özür dilemiyorum
her neyse bence okumayın.
Son zamanlarda neden böyle gün yüzüne çıktı bu his bilmiyorum.
Ne güzel bastırıyordum içime.
Her şeyi olduğu gibi..
Tam anlamıyla bi aptal gibi hissediyorum böyle olduğunda ve bundan nefret ediyorum.
Ne bekliyordun ki diyorum. Ne olmasını bekliyordun ki?
Her gün başkasıyla takılan kızlara bak ne mutlular.
Kolayca kalp kıran tek derdi o günü olan insanlara bak diyorum.
Ne gamsızlar.
Özeniyorum..
Çünkü yalnızlığın omuzlarıma yüklediği yük, hiç sevilmemişliğin verdiği o buruk hissi taşımak kolay değil. Hiç bir zamanda değildi zaten.
En çok inciten de ne biliyor musun hani sen o an kalbinin çırpınırcasına attığını hissederken, geceleri tavana bakıp düşünüp sabahlarken, aslında hiç sevilmemiş olduğunu öğrenmek.
Tek bir arkadaşının ve gerçek bir dostunun olmaması, ağlayacak bir omuz olmaması her şeye rağmen güçlü durmak.
Geçmişin verdiği korkuyla geleceğe bakmaya korkmak.
Gökten başını okşayacak bir el inmesi için dua etmek.
Ve o aptal insancıkların seninle uğraşması.
Bi düşün be yakamdan diye isyan etmek. Küçük hesaplarına bakıp görmezden gelmek..
Yalanları başını sallayarak dinlemek.
Koca bir kupayla akşama kadar kahve içmek ve önüne koyduğun kahvenin sen soluklanana kadar soğuması.
Yorulduğunu hissetmek doğaya karışmak otlaşmak adeta toz olup rüzgara karışmak.
Deliler gibi hayal kuran bi insan olarak tek bir hayal kuramamak. Oluruna bırakmak değil de olmasa da oluruna bırakmak.
Hikayenin sonunu merak etmemek.
Çok bitkin hissetmek saatlerce aynaya bakmak. Otobüste yolda yürüken marketten sigara alırken sağ gözde biriken bir damla yaşın dokunsalarda bi boşalsam diye beklemesi.
insanlara duyulan nefret hissinin boşvermişliğe dönüşmesi.
Oturup kimse yoksa Allah var deyip olup biteni ona anlatmak.
Geçmişle konuşmak.
Raflardaki tüm kitapları temizlemek. Ama ne bileyim bu durumdan da şikayet etmemek edememek.
Yolda yürüken aklıma kalbimin kırılmaz bir vazo değil camdan olduğunun gelmesi.
Beklentim ne bilmiyorum. Neyi beklediğimi bilmiyorum. Ne olduğumu ya da kim olduğumu aptal insanların benimle ne gibi bi sorunu olduğunu bilmiyorum.
Ama yalnız olmak beni aciz değil güçlü kılıyor onu biliyorum.
Neyse burdan da sıkıldım gidip yatacağım hoşçakalın.
ed: kuru kuru okumayın içim rahat etmedi açın bi kaan boşnaktan deplasmanda plasebo.
şimdi bu duyguyu yaşayamayanlar pek anlamıyor olayı. tipiniz/güzelliğiniz yoksa siz ancak çok iyi biri olarak görülürsünüz ötesi değil. sizinle insanlar şakalaşır eder ama hep arada bir görünmez tel vardır.
bu duyguyu anlamak için suratınızı dağıtıp sokakta gezin. nasıl bir ucube olduğunuzu göğsünüzü gere gere insanlara gösterin. belki bir ihtimal bu duyguya yaklaşırsınız.
olum aslında severlerdi de fırsatları olmadı lan.
tanıyanların sevmeye, tanımayanların tanımaya fırsatı olmadı.
zaten biraz sabretseler herkes sevecek :D ( at yalanı silksinler inananı ) :D
yok kardeşim herkes sevilecek diye bir şey mi var bu dünyada ?
dünyada tadılmamış duygu yoktur. bu duyguyu da birileri tadacaktı o şanslı kişiler biz olduk.
kimsenin sevmediği ama yerde bulduğu çekirdek kabuğunu taşımaya çalışan karıncaya bile sempati duyup seven kişiler :D
Yaşlandıkca daha iyi anladığim duygu telefon rehberinde aşkım diye kayıtlı olan bir tek Annem ,hayatıma giren çıkan hatunun her biri bir parçami aldı götürdü kimi gözümü kimi modemi.
insanların belirli bir zaman kendini bir boşlukta hissetmesi kendisini kimsenin sevmemesi gibi, kendini yalnızlığa gömmesi bir nevi yaş krizi gibi bişeydir hiç sevilmemiş olma duygusu.