gırtlağı sıkılmış bir kuştan çıkabilecek bir sesle irkilip uyandım.
kapı çalıyordu.
saçlarım yağlı ve arkaları kalkmış, pijamamın sağ paçası ise yukarı doğru sıyrılmıştı.
kapıyı açtım.
"iyi günler kulandığınız içme suyuyla ilgili bir anket için rahatsız ediyorum ama vaktiniz var mı" dedi.
var dedim. o anlattı ben onayladım. o sordu ben cevapladım. sonra çekti gitti.
tam yatağıma dönüp uykuma kaldığım yerden devam etmeye karar vermiştim ki. birden aklıma birşey takıldı: "vaktim var"...
evet, benim her zaman vaktim vardı. hiç meşgul olmuyordum. her zaman müsaittim.
hiç "off çok işim var bugün yine" , "bu aralar hiç boş vaktim yok" gibi cümleler kurmamıştım.
içine dahil olduğum organizasyonlarda, arkadaşlarla plan yaparken zaman konusunda sıkıntısı olmayan tek kişi oluyordum.
hiç yoğun olmamıştım. "yoğun ve meşgul adam" ın ekmeğini yemek bana nasip olmamaıştı bir türlü.
ulan msnde bile durumumu meşgul olarak ayarlamamıştım hiç.
bu yoğun adam kolpacılığına kafayı takmıştım bir kere. hayatımın geri kalanını bu ibnelerin foyalarını meydana çıkarmaya adamaya karar verdim (yok lan abartma). üstlerine gidecek, eğer hiç birinin açığını yakalayamaz, hepsinin dürüst olduğuna kanaat getirirsem, suçu kendimde arayacak, kendime çeki düzen verecektim.
hemen işe koyuldum
(telefon konuşması)
- alo erman naber abi?
+ iyidir literatur senden naber?
- iyilik sağlık güzellik. napıyon lan ibik hiç sesin soluğun çıkmıyo?
+ valla abi iş güç, koşturuyoruz ya yoğun bu aralar biliyon mu.
- nabıyon erman anlat bakalım bi?
+ işler yoğun işte abi. bilirsin
- e mesaiye mi kalıyosun yoksa eve iş mi götürüyosun?
+ yok abi.
- e öküzüm 5 te çıkmıyo musun bu işten? yoğun da olsa 5te bitmiyo mu bu iş? benim nasıl vaktim oluyo amınakoyim o zaman?
+ ya abi yoruluyoruz işte yeaa. he he... sen de ayıp ediyon ha.
- siktir git erman. git ve solitaire mi oynuyon ne bok yiyosan ye, mesainin bitmesini bekle.
***
(msn konuşması)
össqe (busy)- çok meşgulllllllll
- özge naber kız?
+ iyiyim şeker ya napiim. işim var da az kusura bakmazsın di mi?
- yok bak işine. ne işin var hayırdır?
+ ya proje verdi de bizim müdür. onu inceliyorum.
- e siktirip gidip incelesene güzelim rahat rahat. ne diye buralarda sürtüyosun?
+ ya öyle bi bakiim diye girdim yaa. sen de çok kötüsün.
- 2 saattir burdasın artis. ya git işini yap, ya gel lak lak yap.
+ tamam ya offff...
(offline)
***
diğer bütün deneklerde de benzer sonuçlar çıkmasın mı?
"vay kurnaz kerkenezler vay. millet ekmeği çıkaracağı bir memba bulmuş sonuna kadar ha babam sömürüyor arkadaş. biz de alemin tavşanı, saf saf geziyoruz he mi?" diye düşüncelere daldım derinlemesine.
sonra çıktım o düşüncelerden başka düşüncelere daldım
"yok arkadaş. ben gelemem o strese. her dakika yalandan iş icad edemem kendime. yapıma ters bi kere" dedim.
kafamı kurcalayan ve kendimi sorgulamama sebep olan bu durumu çözmenin mutluluğunu yaşadığım anlarda, irkilerek uyandğım o sabahtan bugüne aklmda tek bir soru kalmştı sadece:
içtiğim suyun katkısız ve doğal olduğundan ne kadar eminim?