by: hacı bak. (link yollanmıştır)
tk: bu kim lan irem mi?
by: evet abi, çok tatlı kız yaw!
tk: irem?
by: evet!
tk: ulan elazığ'a geleli 5 dk. oldu, abazanlıktan sardığı kadına bak ya!! **
by: hönk?!
sigaranın ilk yakıldığında çıkan kokusu, benzin kokusu, uhu kokusu, makarnayı sadece suda haşlanmış şekilde yemek, lark bu gruba örnek olarak gösterilebilir
insanın kendisi. evet evet öyle. sizi kimse sevmez mesela, diyelim ki işyerinizde, ama siz bunu bilmenin de verdiği küstahlıkla kendinizi bir seversiniz, bir seversiniz o kadar olur. olur yani.
Yumurtanın beyazı.Şu ana kadar benden başka kimsenin yumurtayı çırpmadan pişirdiğini görmedim.
-Ya niye çırpıyon yumurtayı kusmuk gibi oldu
--Hadi lan yumurta çırpılmadan yenilir mi hiç?
-Niye lan?
--Yumurtanın beyazı görünürse ben yiyemem, zaten tadı da garip kokusu da
olayı birinci tekil şahıs kavramından uzak düşürüp edebi açıdan incelemeye kalkarsak acı çekme politikası diyebiliriz herhal. kim için pekim? tabi ki ne senin ne de benim için. fuzuli için fuzuli! pek mi fuzuli'dir şimdik burada lafını etmek gayrı orasını şu entryi yazmaya başladığım andan itibaren es geçtim gitti.
okutulur durur ya müfredat müfredat fuzuli. heh işte taa o zamanlardan bellemişim aşkını da meşkini de. bir leyla vardır mecnun'dan öte, ondan ziyade. bir aşk vardır ki ararat'tan yüce, kaf dağından öte. anlatılır durur da fuzuli'nin leyla ile mecnun'u ama körpe akıllar anlam veremez nasıl aşkmış bu. lan seviyon anlıyoz işte. boynumuz kıldan ince. arıyon tarıyon da kızı bulmak için çöller arşınlıyon. eyvallaa sözümüz noksan kalır bu aşk karşısında. ama be güzelim bulmuşsun leyla'yı, hani aramış taramışsın o kadar zaman. dee hadi git sevdiğinin yanına mutlu mesut yaşa, var ol! yok ama aşk bu sonu iyi bitmeyecek illa ki. sürüm sürüm sürünecen de gıkın çıkmayacak öyle mi? ya allasen etme eyleme fuzuli derdim yamacıma yanaşsa. "gel bi ibrik rakı alalım, verelim kafa kafaya anlat derdini, ağla ara ara ama nedir bu acı çekme politikası? delikanlı adamsın yahu daha yazacağın çok gazel, mesnevi var, yaşın kaç başın kaç? ne bu yaşta bu melankonik havalar? etme eyleme allasen.
bak şimdi senden sona bu leyla ile mecnun olayı çok değişti, çok söz söylendi. o işlerin üzerinden bi dolu zaman geçti. gel ben sana neyzen'den bikaç dize söyleyeyim. bu ara sen rakıyı fondiple"
"ben bu dünyanın devr-i devranını izzet-i nefsini sikeyim
yansın bu ibneler su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
ben deli miyim mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim
verirse verir, vermezse leyla'yı da sikeyim" *