bir kız arkadaşım var, rekor benim için. daha önce en fazla iki haftalık bir ilişkim olmuş buna ilişki diyeceksek abi, bununla beş ayı doldurmuşuz artık. o zamanlar izmir'de okuyorum ben, bir kere istanbul'a dönüp görüşebilmişim tatil döneminde. ama yine de önemli benim için, okul bitene kadar üç dört sene böyle idare ederiz sanıyorum. gülmeyin olm, ne bileyim insan yavaş yavaş tanıyor insanları. o yaşlarda benim için kız dediğinin çoğu sevgili dedin mi baba yarısı olur. şimdi desen, babasına saygısı dürüstlüğü var mı ki bana olsun derim. her neyse...
ben artık yaz tatili yaklaşıyor diye kendimce bir sürpriz hazırlayayım dedim. farklı ve güzel olmalıydı. böyle bahar şenliklerinin falan yavaştan başladığı dönemler. gittim bayağı paramı verip malzeme aldım aç kalacak olsam da o ay heykelini yapmaya karar vermiştim. öyle ufak falan da değil, bir metreden büyük olacaktı.
günlerimiz mesajlaşmalar, aramalar, sosyal medya konuşmalarıyla geçiyor; hiçbir şey çaktırmıyordum. o uyuduktan sonra veya konuşmadığımız zamanlarda heykele devam ediyor, neşeyle çalışıyordum. okul falan zikimde değil. nedense kız arkadaşım olunca ben her şeyi ikinci plana atıyordum. siz sakın öyle bir şey yapmayın, kariyer sizin geleceğiniz. evlenecek olsanız en önemli şeylerden biri olacak o diplomalar stajlar. her neyse...
bir ara bana az yazmaya başladı. benim de işime geldi, heykele daha fazla vakit ayırabilirdim. sınav dönemidir deyip sorgulamadım da. artık heykelin çoğu bitmiş azı kalmış. bir baktım telefonu kapalı. iki gün boyunca kapalı oldu. kara kara düşünüyorum, arkadaşlar gelip içip içip ev konseri yapıyoruz bir yandan. onlara da çaktırmıyorum. bir mesaj geldi "......artık başka birinden hoşlanıyorum, uzakken olmuyor. özür dilerim." diye. olaya bak. kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. cevap bile yazmadım. geri dönüşü olmadığını anlamıştım. ona kızsam da bir şey değişmeyecekti. bir beş on dakika şok olarak oturup arkadaşların sorularıyla kendime geldikten sonra gittim heykeli yaptığım odaya. tekme tokat girdim heykele.
bir vuruyordum burnu yamuluyordu, bir koyuyordum çenesi dağılıyordu... kafa falan atmadım gene kendimi tutup. ama en son gaza gelmişim, gidip balkondan arka bahçeye attım. tanınmaz hale getirdim kızı. yani heykelini. sonra arkadaşlar aldı beni balkondan, haydi bu gece barlarda içiyoruz o zaman diye(bara kaçmak için bahane arıyor ibneler, neşeli neşeli söylüyorlar bir de) bornova'ya götürdüler.
kısacası, haksız yere saçma bir şekilde terk etmişse iç ferahlatır.