ligin son haftalarına kadar ilk iki iddiasını sürdüren adana demirspor'un ilk iki şansını son haftalarda kaçırıp, üstüne üstlük play-off'ları da geçememesi.
Çocuğuz o zamanlar ilkokula yeni başlamışız. Mahallede bir arkadaşım var. Türlü türlü salaklıklar yapıyoruz.
O dönem televizyonlar amerikan aile filmleri yayınlayıp duruyor, çocukların limonata sattığı filmlerden. Biz de tabi izleyip gaza geliyoruz. Amerikan suburb lerinde, sarışın veletler polislere felan, 3-5 dolardan limonata satıyor. Tabi biz türk çocukları olarak daha zeki ve atak olduğumuz için uğraşsız bir iş arıyoruz, bisküvi satarız diyoruz.
Alıyoruz marketten tüm harçlıkla abur cuburu. Tüm harçlık dediysem 2 tane petibör, biraz sakız, bir de çikolata almaya yetiyor tabi.
Sermayeyi birden bire gömünce diyoruz bunları daha pahalıya satalım.
Ne biçim hayaller kuruyoruz. O dönem vehbi koç'un, sabancı'nın bakkalda çalışıp sonradan zengin olduğu hikayeler çok yaygın. Dolayısıyla ilk hedef kendi yerimizi açmak.
Bir çok çocuktan farklı olarak hemen vazgeçmiyoruz. 4 gün boyunca lokasyon değiştiriyoruz, fiyat kırıyoruz, tabela yapıyoruz ama yok.
En son bisküvileri aldığımız bakkal amca gelip elimizde ne varsa 2 katı fiyata alıyor. Gururlu olduğumuz için ondan gidip alışveriş yapmıyoruz tekrar. Civarda market de yok.
Dolayısıyla o parayla oyuncak alıyoruz. Onu da satar mıyız acaba derken, mahallenin solcu bi abisinden efsane bir laf geliyor.
"Öyle ömür mü geçer olum? Buldunuz mu yiyin." diyor. "Harbi lan" diyoruz. oyuncaklar da ambalajdan çıkar çıkmaz mefta oluyor.
O çocuk aklımla yaptığımız bir iş planı var. defter kağıdına yarım yamalak yazma bilgimizle "Dükkan açılacak" yazmışız. Hala çekmecemde durur. Şimdi kendi işimi kurma peşindeyim ama gerçekten satılmayan bisküvileri düşündükçe üzülüyorum.
zamanla anılar yerini toza dumana bırakır. bir gece vakti dalarsın, bakarsın emeklerinin hiçe sayıldığı, heveslerinin bir bir kursağında kaldığı o yere, eski tadından uzaktır artık her şey. içten içe istemsiz bir tebessüm kaplar o an yüzünü, acı bir tebessüm olur bu. güler geçersin, yürürsün kendi yolunda. o masalın mutlu sonla biteceğine kimse inandıramaz seni. en sevmediğin renk bile olmuştur hatta yeşil. artık nerede mutluysan orada olmak istersin, nerede gerçekten mutluysan, orada kalmak istersin. kırık bir sokak lambasının altı bile yeter bunun için.
bulmaca çözerken soruyu okuyup cevaptan emin bir şekilde cevabı yazmaya başladığınızda cevabın boşluğa sığmaması insanın bulmaca çözme hevesini kursakta bırakır tam olarak.
Tuttugunuz takımın turu geçmesine ramak kalmıştır.Rakip takıma da 1 gol yeterlidir.Artık şarkılar eşliğinde tutu kutlamaktasınızdır.90+3 ün de sonlarına gelinirken bir dangalak penaltı yapar gözyaşları içerisinde yediğiniz golle televizyonu kapar yorganın altına girer ve düşünürsünüz.
içki sokmanın yasak olduğu okula, kontrolden girerken monta saklamak suretiyle miller sokmak, yol boyunca miller'a bakıp hayallere dalmanın akabinde, tam yurt binasından içeri girecekken, tesadüfen oradan geçmekte olan spontane bir güvenlik görevlisinin cepten miller'ın kapağını farketmesi, çağırması... sorması...
ve miller'a el koyması...
şuan öyle gaza geldim ki, yapacağım bir sunumla içkilerden alınan kdv'yi bile kaldırtabileceğimi düşünüyorum.
"hayaller kurardım ben dakikalar önce
hiç yoktu hesaptaa ayrılık bizcee
miller'a mutluluklaar, sözüm kardeşçe
yap artık fondipi git bir an önceee"
kafadaki entry gibi olmasa da 3-4-5 ay boyunca kızla tanışabilmek için fırsat kollayıp, fırsatı bulduğunda neler söyleyeceğini zihninde binlerce kez tasarlayıp, nihayet o fırsatı yakaladığında ''... konuşabilir miyiz ?'' 'den sonra kızdan ''gerek yok !!'' lafını duymak hevesi değil her şeyi kursakta bırkatığı görülmüştür.
tekrar ediyorum. görülmüş fakat yaşanmamıştır (şükürler olsun).