bugün öylesine mutluyken kendi halimde, kamplumbağa misali kabuğumun altına tık tık vurup orda mısın la diyen yazar.
kıskanmanın dostçası olan gıpta kelimesini de cümle içinde geçirtecek kadar garip insan. la ben olamadım senin gibi ne bileyim dünyayı gördüğün pencere nettir senin bir apartmanın 3. katının penceresi. oysa ben asansörden bakıyorum. durduğum yere göre değişiyor hayat. bir yanda sen gibi adam gibi adamlar diğer yanda olmaya çalışanlar. ben etrafımda hep bir şeyler öğrenebileceğim insanlar isterim en basitinden (bkz: ukulele).
çünkü en yakınındakidir en güzel dersi en zahmetsiz ve ucuz veren. aldığım dersler yanında ufaktan da katkım olduysa sana ne mutlu.
gecenin bir körü vazgeçmek de dilek tutmak da bizden olsun. rakının kokusu yeterken en hüzzam şarkıların aranağmelerini mırıldanmaya biz seninle ne makamlar eskitiriz...
şöyle baktım da 4 sene oluyo ya da 3 sene bitiyor her ne haltsa işte. yani gitarını çalamayışı * arabasını süremeyişi ile hayatıma gireli.
samimiyet kelimesine anlam aradığım zaman aklıma gelen sevgi yumağı. fotoğraf makineleriyle arasındaki ilişkiyi çözebildiğim gün zaman makinesini icad ederim gibi geliyor bana.
nikah şahitliği içn çalışmalara başladım bile *
hakkında 4 sayfa müthiş şeyler yazan tüm yazarlara da inat hestiarellla'nın siz sadece güzel kaleminden çıkan yazıları okuyabiliyorken o benim hayatımda diyor ve bir de hhh yapıyorum. ya da yapmıyorum neyse.
kendisini her gördüğümde muhteşem kirpiklerle süslenmiş güzel gözleri ve gamzeleri gözüme her iliştiğinde garip birşekilde bunu kendisi de bilmese de şaraplar gelir aklıma altın yaldızlı kadehlerde. evet öğrencilikten dolayı bazen bu şarap plastik pet bardaklarda da olabiliyor. henüz kadehe yeni doldurulmuş olmasına rağmen yılların deneyim, tecrübe ve güzelliklerini birarada bulundurabilen nadide bir insan.
biliyorum hayat onun gibi dost denen kişileri çok az çıkarır insanın karşısına ama dostum olmasalar da, dilerim ki hakt-ü ala'dan hestiarellla gibi insanlar olsun çevremde.
mutluluk, neşe, sevinç (ve burada herçeşit sevgi sözcüğü var) kaynağı güzel insan, eşi gelmeyecek dost.
pek çok defa akıl aldığım büyük yüce türk düşünürü.*
iyi ki kadınımlarımın, iyi ki bu şehirdeyimin sebeplerinden biri, muhteşem fırlama fikirlerimizin gecelere yayılıp kahkahalara dönüşmesine vesile olan güzel mimarı.
egemen bağış tadında****, her daim alkolün dibine vurmuşçasına, entellektüel bilgi birikiminin* pic yaptığı, hep ama hep benli müthiş bir şeyler diliyorum.***...
ürkek biraz, bir damla gözyaşının yere düşmesinden korkar. sahiplenmiş işte bütün karanlığı, sus pus oturuyor; gecenin üçünde, gecenin dördünde, gecenin herhangi bir saatinde.
bir konuşuyor, iki susuyor
bir susuyor, hiç konuşmuyor.
eskişehir asosyaller zirvesine geç katılarak pringles tarafından günün şakasına maruz kalmış yazardır. komşular hakkında çevrilen korkunç filmleri artık daha inandırıcı bulacaktır.* bir de çok konuşuyor canım, sonra da şikayet ediyor, yok çenem ağrıdı yok bilmem ne.* ayrıca zirve delisi olduğunu öğrendik. özgüveni gayet yerinde, helaldir.
fazla melankolik yazar. küçük iskender sevdalısı olursan olacağı bu. bir de fonda umay umay açtın mı değmeyin keyfine. sonbahar en sevdiği mevsim ankara şehirlerin şehri onun için. halbuki hayat bu kadar kahverengi değil her renk var görmesini bilene...
gözlerinde lens var sephia galiba.*
(bkz: o son büyüğü açmayacaktık)*
bu kız çok sıcak canlı-kanlı yaaa... harika bir gülüşü ve gülüşünü daha harika kılan bi gamzesi var. tanıştığım için çok mutlu oldum umarım bu tanışıklık böyle devam eder...
sesi, yüzü, tavırları bu kadar mı güzel olur bir insan... bu kadar mı şirin... iyi ki geldin hoş geldin uzaklardan... seni tanıdığıma memnun oldum turuncu saçlı güzel...