sevgilisini bankamatik gibi görmeyen kızdır. ne var yani ödeyemez mi? ödesin canım bunda ne var? ortamına göre sen ödersin, ortamına göre ben. şahsen bugüne kadar hiç bankamatik gibi düşünmedim, düşünmem de. çünkü bana göre hayatı paylaştığın insanı düşünmelisin. belki parası olmayabilir. çünkü hayat şartları zor. paylaşmayı öğrenin.
yeni nesilde çıktı bunlar. biz eski kafalı adamlar asla ve kat'a yanımızdaki bayana hesap ödetmeyiz. bu ayı olduğumuz anlamına mı gelir, parasıyla hava atıyor anlamına mı gelir. gösteriş yapıyor anlamına mı gelir. hayır amk. adam olduğumuz hatta eski kafalı bir adam olduğumuz anlamına gelir. yeni kafanız size alman usulünü, kıza hesap ödetmeyi uygun görüyorsa güle güle kullanın.
benimdir. üniversitede bunun yüzünden ilişkim bitmiştir. gerçi her durumda hesabın erkeğe kitlenmesi olayına da çok karşıyım. bana göre en makulü alman usulü. ben çok yiyorum arkadaş. adam bir çay içiyorsa benim orada götürdüklerimi ne diye ödesin ki. bir de utanıyorum sanki parasını yemek için takılan kız tribine giriyorum. bu yüzden su bile içsem kendi paramı ödemekle kalmıyor erkeğinde hesabını ödüyorum.
üniversite üçte iki yılın ardından ilk kez sevgilim olmuştu. gerçi öyle ayılıp bayıldığım yoktu çocuğa ama sırf şu makus talihim tersine dönsün diye. neyse çocuk üniversiteyi bitirmiş bi baltaya sap olamamış. muavinlik yapıyordu ama her yerinden marka akıyordu. ben bu ayrıntıları "sevgili" olduktan sonra öğrendim tabi. bir de babası vefat etmiş falan. öyle içten içe üzülüyorum. yemin ederim ilk buluşma dışındaki bütün yeme-içme-sinemaloarın sponsoru oldum. ilk buluşmada da nakit param yoktu ve mekanda post arızalıydı. yine teşebbüsde bulundum yani. sinemaya gidelim diyor o cebinden parayı çıkarana kadar ben ödüyorum, yemek yiyelim diyor o adamla sohbet ederken ben parayı ödüyorum. bir de ne hikmetse zaten avuç içi kadar olan ilçede hep ben atmde para çekerken rastlaşıyoruz.
bir gün bir kulübün organize ettiği pikniğin parasını o ödemişti hakkını yemeyeyim. onda da benim köftemi ekmeğimi yemişti. aç aç dönmüştüm. bana buluşalım deyince arkadaşının ofisine çağırıyordu. grupça takıldığımızda hesap ödenirken arazi oluyordu falan filan. tamam ben onu sevmiyordum o da beni sevmiyordu. niye sevgili olduysam artık onu da bilmiyorum, beğenmiyorum çocuğu o derece. ama o ara soydu soğana çevirdi. iliğim kurudu şoför melehat gibi davranmaktan.
sonra birgün sana hediye aldım hediye aldım deyip salı pazarının önündeki amcadan bir liraya aldığı paslı anahtarlığı görünce akşamına ben "açım ya hadi gel yemek yiyelim" dediğimde benle yemeyip beni yurda bırakınca arkadaşıyla yemek yerken hesabı da öderken tesadüfen görünce ayrıldık tabi. sonra ben burjuvazi zengin günlerime geri döndüm.
bir de bunun aşık olduğum adam versiyonu var ama onu şey etmeyeceğim.