bir insanın işleri yolunda gider, yetki, para, dost ganidir. bu güçle yaşarken kırıp döktüğüne, ezdiği, canını yaktığı kişilere pek kulak vermez ve o gün gelir çatar. her olay kötü gider. bütün aksilikler peşpeşe gelir. birilerinin kendisine haksızlık yaptığına haklarını hiçe saydığına kanaat getirir. işte o anlardan birinde aynı haksızlığı zamanında birilerine yaptığı hatırına gelir. o gündür, dünyadaki hesap günü.
her iş iyi giderken azami dikkatli olup can yakmamak lazımdır. varsın 3-5 dünya malı zayi olsun.
hesap günü haktır. evet yaptığımız her şeyin, attığımız taşın ezdiğimiz karıncanın hesabına varıncaya kadar hepsi sorulacak biz de vereceğiz. eyvallah.
ama bir nokta var, allah başımıza verdiği olaylar karşısında, imtihanlar karşısında, zorluklar karşısında verdiğimiz tepkilerin, hareketlerin hesabını sorarken bizde ona
kulu olarak, kulu olduğunun bilinciyle birkaç sual sorabilecek miyiz?
hani mesela, başıma verdiği bir musibet için
ey rabbim, senden gelen her şey karşısında seni unutmadık, hep sana sığındık ama sen neden daha fazlasını verdin bana acaba.
hayır yanlış anlama ama şu 50-60 yıllık ömür de seni bilmeyenler, hakkı gözetmeyenler, yetimliği tatmayanlar veya yetimi tutmayanlar, infak etmeyenler, tefekkürden ve ibadetten uzak duranlar keyif içinde yaşarken para, sağlık, mutlulukları bizden fazlayken
hani neden bize 3 günlük mutlulukların ardından hep bela yağdı?
diye sorabilecek miyim ben allaha, yada onun meleklerine?
bunu sorduğum zaman cevap mı alacağım yoksa yine ceza mı?
ben bunu merak ediyorum. aklımda ki soru işaretleri hesap günü kapanacak mı.
yoksa tek taraflı sorgu odasında polisin sorguladığı gibi tak tuk tak tuk hadi şimdi sg mi olacak.