bu kesinlikle ben. neden her şeyden bu kadar hızlı ve çok sıkılabiliyorum anlamıyorum. hayatın benim için bir anlamı yokmuş gibi geliyor. her şey boş ve anlamsız gibi.
bazen olur oyle arabanıza, bir ucaga otobuse gemiye ya da trene atlayıp bilinmez bir istikamete gitmek gitmek ve gitmek istersiniz. bazen gidebileceginiz tek yer en mutlu oldugunuz anları yasadıgınız yerlerdir ve cogunlukla cocukluk yıllarına aittir.
Bir nevi tükenmişlik sendromu da diyebiliriz ama kısa vadeli değil uzun vadeli bir sendromdur bu. Herşeyin giderek çeşitli olması insanlardaki tüketim çılgınlığı ve yemek yerken dahi ellerinden bırakamadığı telefonlar vs kısacası anı yaşayamamak hayattan tat alamamak . Artık insanlar birisi ile bulusmaya falan gittiğinde anı yaşamaktan ziyade facebook'ta instagramda twitter'da nasıl hava atarım güzel gözükürüm derdindeler. Bir laf var ; " insanlar yaşadığı andan gerçekten zevk alsaydı fotoğraf çekmek akıllarına dahi gelmezdi. " yani istisnalar hariç bu böyle gerçekten .
Çoğu zaman da geçmişle kıyas yapmadan edemiyor insan . Yelpaze bu kadar geniş değildi o zamanlar mesela bi insan yaptıgı ise odaklanabiliyodu .
Mesela yemek yerken gercekten gozlerinin icine bakabiliyordu bos bos degil ama bakıyor ve görüyordu. Şimdi gözler uzaklaşıyor ve zorunlu bir asosyallik dayatılmış sanki . Şu söz aslında herşeyi anlatıyor özetliyor ; " şekerlemeyle o kadar meşgulsunuzki bal yemeye vaktiniz kalmıyor. "