güleryüzlü de olabilir. ben mesela herkesle iyi geçinmeye çalışırım, ama kimse beni sevmez. sevilmesem de nefret edilmek istemem. nefret edilecek davranışım da olmamıştır.
bu ne lan itirafa döndü burası. açın şu camı mamı.
bu türlerden dost olmaz en yakın arkadaşını çok rahatça satabilecek zihniiyete sahip çıkarcı insanlardır güvenilebilinecek
son insanlardır uzak tutmak gerekir hatta toplumdan dışlanmalıdırlar
kasılan, ıkınan dolayısıyla sıkılan insandır.
ama bu böyle gitmez, bir gün öbürü hakkında birine bir şey söyler; bu hoşuna gider. birini öbürüne sürekli çekiştirir. sonra ne olur, hayal kahramanımız o gün ölür, süpermen zaten yoktur.
oportünist denilebilir, leninist terminolojide uzlaşmacılık da denilebilir. bunları kabul etmeyince buna düpe düz saf insan denilebilir. ulan bu denilebilir de ne, dilime pelesenk olup gitti denilebilir.
nabza göre şerbet vermesini bilen insandır. ama fazlası yalakalığa girer. her insanın bir sınırı olmalı. değerlerine saygı duymalı. tabi önce değerleri olmalı.
bu yavşak tiplerin her yerde arkadaşları vardır ve yeri geldiğinde bu insanlardan faydalanmayı iyi bilirler. herkesle her türlü muhabbeti yapabilirler. kültürlü insanla kitap, müzik, film vs. eleştirisi yaparken, bir abazanla sonuna kadar abazan muhabbetine girme kapasiteleri vardır. neyi sevmediğini, neye kızdığını, neye karşı olduğunu anlayamazsın. sadece kendini düşünür. gün gelir menfaati uğruna kimseyi görmez. böyledir bu tipler.
hayat ırmağında akan suya kendini bırakan, ömrü boyunca maske ile dolaşan kişidir. ailesinden aldığı "öne çıkma, geride de kalma, ortalarda dolan" uyarısında yitip gitmiş ruhtur.
halbuki insan karşılaştığı olaylarda prensipleri uğruna tepki verebilmeli, idealleri uğruna da ateşlerde yanabilmelidir.
herkes ile iyi geçinmek ancak çam ağaçlarına mahsustur.
herkesle kötü geçinen insan olmayı denemiş, kimseye laf geçiremediğini fark edince, "ulan bu zamana kadar boşa vakit kaybetmişim" deyip, insanlara hoşgörülü olmaya karar vermiş kişidir.
içinden kimi zaman ya sabır çeker, kimi zaman tebessüm eder. yaşadığı olayları geniş zaman aralıkları içinde değerlendirdiğinde hata yapmadığını fark eder.
bu kişi bir cambazsa elinde tuttuğu sopa şu tavsiyedir: "SEVDiĞiNi BiR ÖLÇÜDE SEV,BELKi BiR GÜN O DÜŞMANIN OLUR. KIZDIĞINa DA YiNE BiR ÖLÇÜDE KIZ,BELKi BiR GÜN O DOSTUN OLUR."
herkesle iyi geçinmek ayrıdır, insanları mevlana misali karsılıksız sevmek ayrıdır.
böyle birşeyi nasıl yaptıgı hepimizin malumu olup asıl merak ettiğim neden yapmaya çalıştığıdır. iki günlük dünya, kasma kendini içinden geldiği gibi davran.*
''insan, kendisinden olan ve olmasını istediği şeyi kaybetmekten korkar. korkar, çünkü kaybettiği şeyle birlikte kendisinden de, varlığından da birşeyler kaybeder''...felsefesini benimseyen kişidir.
insana değer veren, insan kaybetmenin kolaylığını ve insan kazanmanın zorluğunu iyi bilen, hayatın siyah ve beyaz değil gri tonlarında olduğunun ayırdına varmış, kendini yargıç ya da tanrı olarak görmeyen, hala bardağın yarısının dolu olduğunu savunabilen, bu yüzden biraz safça ve idealist olarak görünen insandır.
ha, bunu sırf yalakalık olsun diye yapanlar da mevcuttur, o ayrı...