iki gruba ayrılır.
1. çıkarcı, karaktersiz,her durumda kendi menfaatini düşünen insan.
2. insanları sorgulamaktan vazgeçmiş, ona dokunulmadığı sürece merhabasını devam ettiren insan.
kişi kendisini ne kadar iyi olmaya verirse versin, elbet bir yerden vurgun yiyecektir. çünkü farklı olan tek şey insanların kaşı gözü değildir. x deneni y olarak algıladıkca karşınızdaki insan, iyilik kÂr etmez.
kullanıldığını bilmenin verdiği sıkıntı çok derin olur. herkesle iyi geçinmek için kişilik sorunları yaşamak gerekir, karakterli insan kendisini ezdirmez nihÂyetinde.
karşındaki ne kadar değerli olsa da...
muhtemelen iki yüzlü insandır,zira herkesi memnun etmek imkansızdır.istisnaları varsa da insanlarla yüzeysel sohbetlere giren,herkesin suyuna giden,az iletişimle yetinen,sabırlı,hoşgörülü insandır.*
öyle görünen fakat iç hesaplaşmaları çok olan insandır . kişiliksiz yaftası çokcaları tarafından yapıştırılmıştır üzerine . belki de bezgin bir kişiliktir üşenir tepki vermeye ondan hıhı lafı takılıp kalmıştır diline .
yaşamın anlamını bilen, insanları seven bilinçli kişidir.
kimsenin kalbini kırmak istemez. düşman kazanmanın manasızlığına inanmıştır. sinirlerine hakimdir: tartışmalarda seviyesini korur. saldırı ve küfürlere karşılık vermeyen, karşı görüşlere saygı duyan, kişiliklere saldırmak yerine savunduğu tezi bilgisine dayanarak kanıtlamaya çalışan sevgi ve duygu yüklü insandır.
hayat istatistiklerime baktığımda, genel geçer* düşünceden farklı bir tablo ortadadır.
gerçek dost sayısı: 2
uğruna öleceği kişi sayısı: 10 *
uğruna ölecek kişi sayısı: 10
yolda görüp selam verecek kişi sayısı: ~250
düşman ve kötülüğünü düşünen sayısı: ~0
oyuncak gibi kullanan sayısı: ~0
istediği şeyi yapmayan, kaçan sayısı: ~0
demogojilere boyun eğmeyen, herkesle iyi geçinen insana bok atmak, herkesle iyi geçinemediğini görüp, böyle bir kişi olsa gerek diye düşünmek olabilir. ha ben böyledir demiyorum, böyle olabilir diyorum.
insana değer veren, insan kaybetmenin kolaylığını ve insan kazanmanın zorluğunu iyi bilen, hayatın siyah ve beyaz değil gri tonlarında olduğunun ayırdına varmış, kendini yargıç ya da tanrı olarak görmeyen, hala bardağın yarısının dolu olduğunu savunabilen, bu yüzden biraz safça ve idealist olarak görünen insandır.
ha, bunu sırf yalakalık olsun diye yapanlar da mevcuttur, o ayrı...
''insan, kendisinden olan ve olmasını istediği şeyi kaybetmekten korkar. korkar, çünkü kaybettiği şeyle birlikte kendisinden de, varlığından da birşeyler kaybeder''...felsefesini benimseyen kişidir.
herkesle iyi geçinmek ayrıdır, insanları mevlana misali karsılıksız sevmek ayrıdır.
böyle birşeyi nasıl yaptıgı hepimizin malumu olup asıl merak ettiğim neden yapmaya çalıştığıdır. iki günlük dünya, kasma kendini içinden geldiği gibi davran.*
herkesle kötü geçinen insan olmayı denemiş, kimseye laf geçiremediğini fark edince, "ulan bu zamana kadar boşa vakit kaybetmişim" deyip, insanlara hoşgörülü olmaya karar vermiş kişidir.
içinden kimi zaman ya sabır çeker, kimi zaman tebessüm eder. yaşadığı olayları geniş zaman aralıkları içinde değerlendirdiğinde hata yapmadığını fark eder.
bu kişi bir cambazsa elinde tuttuğu sopa şu tavsiyedir: "SEVDiĞiNi BiR ÖLÇÜDE SEV,BELKi BiR GÜN O DÜŞMANIN OLUR. KIZDIĞINa DA YiNE BiR ÖLÇÜDE KIZ,BELKi BiR GÜN O DOSTUN OLUR."
hayat ırmağında akan suya kendini bırakan, ömrü boyunca maske ile dolaşan kişidir. ailesinden aldığı "öne çıkma, geride de kalma, ortalarda dolan" uyarısında yitip gitmiş ruhtur.
halbuki insan karşılaştığı olaylarda prensipleri uğruna tepki verebilmeli, idealleri uğruna da ateşlerde yanabilmelidir.
herkes ile iyi geçinmek ancak çam ağaçlarına mahsustur.
bu yavşak tiplerin her yerde arkadaşları vardır ve yeri geldiğinde bu insanlardan faydalanmayı iyi bilirler. herkesle her türlü muhabbeti yapabilirler. kültürlü insanla kitap, müzik, film vs. eleştirisi yaparken, bir abazanla sonuna kadar abazan muhabbetine girme kapasiteleri vardır. neyi sevmediğini, neye kızdığını, neye karşı olduğunu anlayamazsın. sadece kendini düşünür. gün gelir menfaati uğruna kimseyi görmez. böyledir bu tipler.