Ödediği vergilerle tek başına hiçbir şey yapılamayacak olduğunu bildiği halde milyonluk vergi vermiş gibi milyonluk havayla konuşanların ülkesidir.
En iyi örneği geçen gün hastanede başıma geldi. Adam sıra beklerken önündekinin önce girdiğini düşünüp sinirlendi. içeri girer girmez bana "senin maaşını ben ödüyorum, önce beni içeri alacaksın". Demeye başladı.
Ulan amına kodumun fakir pisliği dedim. Yüzüne 200 tl lik banknotu fırlattım ve doktorlara ödediğin bütün vergiler burda deyip adamı kovdum. Allahın fakiri benim maaşımı ödediğini idda ediyor. Sen kimsin ulan.
Türkiye en çok dolaylı verginin alındığı ülkelerden. Dolaylı vergi oranının yüksek olması bir az gelişmişlik belirtisi.
Dolaylı verginin en çok kitlendiği güruh ise biziz. Haliyle yapılan iyi işleri takdir edip diğer yandan da bu az gelişmişliğin hesabını soracak olan da biziz.
Herkes siyasetçi, ekonomist Vs. Değil ama verdiği oya saygı gösteriyorsun. O zaman hesap soruşuna da saygı göstereceksin. iki yüzlülüğün anlamı yok.
Herkesin vergi rekortmeni olduğu ülkedir.
Benim ödediğim 100 lira vergi bana göre koç un ödediği milyar dolar vergiden daha kıymetlidir.
Sen git abd ye gör bak vatandaşın 1 centi bile har vurup harman savuramazsin.
Örneğin Clinton ailesi beyaz saraydan ayrıldığında piyasaya tam 12 milyon dolar borçluydu neden biliyor musunuz? Çünkü başkanlık süreleri boyunca devletten sadece maaş aldılar ve bu maaşla beyaz sarayın masraflarını karşılamaya çalıştılar.
Neyse.
Demem o ki biz hepimiz tüm vergi verenler birer vergi rekortmeniyiz ve de hesap sormak hakkımız.
Araba alırken vergi veriyorum, her yıl 2 defa motorlu taşıt vergisi, benzin ücretinin büyük bir çoğunluğu,kıl, tüy vergisi veriyorum ve o köprüyü kullanırken yine parayla geçiyorum. Hani benim paralarımla yapılan yol?