dost dersin, can dersin, her konunu açarsın, dertleşirsin, ekmeğini paylaşırsın, bir gün bir şey olur, herhangi bir şey. o dostun gözden düştüğü an hala suratına nasıl baktığını çözemezsin. gidersin, yıkılmamıştırsın, çok vardı bunlar gibi dersin, gülüp geçersin.
seversin, yar dersin, neyin varsa onundur, her derdine deva olursun, omuz verirsin yaslansın diye, mutlu olsun diye elin ayağına dolaşır da yine bir darbe daha alırsın, büklüm büklüm olur o yıkılmaz sandığın bedenin, kamburlaştırır seni düşündükçe. hükmen mağlup olmak, yenilmek değildir oysa. doğrultursun bedenini.
arkadaş dersin, farzı misal elinin açıklığını yansıttığın an, paylaşmak yerine sömürür seni, neyin varsa. bazen kardeşler bile bir yerden sonra yüz çevirir ama aile gibisi yoktur yine de, benimsenen budur.
yalnızlık, eksiklik ve çaresizlik bürüdüyse aklı, beyni bunlar kurcalıyorsa, şarkılar anlamına anlam katıyorsa dinledikçe, her özlü sözde ağlayasın geliyorsa, senin gibi düşünmeyenlere anlatamazsın derdini. tek doğmuş, tek ölecektir insan belki. o eksikliği dolduracak bir tek insan mı olmaz. hayat ne kadar ucuz oysa değil mi?
bir paket sigara için dostluğunu peşkeş çeken, tarla tapça için ailesini perişan eden, para için birbirini ezenlerin bulunduğu şu dünya da ölmek kolay yaşamak çok zor.
en yakın dostunun sevdiğine, sevdiğinin de en yakın dostuna kapıları açması, hayatı boğazına dizemesi, paylaştığın ekmeğin boğazından gelmesi nasıl bir dünya da yaşadığımızın göstergesi.
belki geçer bunlar, illa ki birilerine güvenmek zorundasın, yaşadıkça, büyüdükçe kahpeliklerin en alasını görerek yıkılmayanlara özenip bir parça olsun gülümsemek lazım belki. belki de hayat bundan ibarettir, düşmemek, piyon olmamak, kendi dünyanda kavrulmaktır.
isyansa, allah a değil haşa! üç kuruşluk insanlara bir paralık eden, karakteri oturmamış maskeli meleklere(!). kanı bozuksun desen, kral kesilir başımıza. nankör desen, haklılık payı çıkarır kendine, eksiklerini sayar sana.
kıssadan hisse, yalnızdır herkes. tek başına hesap verecek, aynen sınavlarda kağıtla baş başa kalmak gibi. transkripte notlara afallayarak bakmak gibi. güçlü olmalı, çabalamalı, kimse kimseye muhtaç değildir, ezdirmemeli insan üç beş kuruşa.
beş para etmez peşkeş çekicilerin dostluğundan iyidir, soğanı ortadan kırıp ekmekle katık etmek!