sözlerini "din ve ahlak bir arada olmaz" diye tamamlamış pek haklı olarak. şimdi birileri sözüne hemen "dinler ahlaksızlığı mı emrediyor?" diye karşı çıkacaktır. yanıtı şöyle:
dinler ahlaksızlığı emretmiyor ama istedikleri kadar ahlakı emretsinler, varlığının dinle uzak yakın bir ilişkisi olmayan ahlak kavramını zedeliyorlar. ahlakın kökeni ayna nöronlarında yatar, evrimde yatar... uzun mesele olduğu için girmeyip, şöyle bir izahat yapmakla yetineceğim:
dinler, insanın, ortada hayali "tehdit, ceza, tövbe ve af" sistemleri olmadan sahip olacak şekilde evrimleştiği ahlaki sorumluluk taşıma kabiliyetinin gücünü, işledikleri suçları hayali bir tanrının yargısına, üstelik de "af" gibi bir vaatle havale ederek, azaltıyorlar.
anlayan anlar, anlamayan sövmeye başlar... sorun değil...
Ahlak dışında herşey öğretildiği için olabilir mi. Doğal olarak şöyle düşünüyor onlarda ulan ben namaz kılarım oruçta tutarım haccada gittim mi tamam bu yaptıklarımın önemi olmaz.
önemli bir kısmı imam hatiplerden çıktı!... halk "din, iman" diyen her şerefsizi alkışladığı için çıktı...
inanmayan şu habere baksın... rüşvetin belgesi olur muymuş? olur efendim olur.. eğer hırsızlar halkı din iman diyerek kandıranlarsa hiç mi hiç sakıncası yoktur. değil rüşvetin belgesini düzenlemek, bugün halkın önüne çıkıp hırsız olduklarını itiraf etseler ve ertesi gün o sözleri "telegram işkencesi" (!) altında söylediklerini söylese halk yine inanır. bu durumda belge düzenlemenin ne sakıncası olur ki?