Çocukluktan beri annenin bak elin oğlu bunları yapıyor, elin oğlu bunu yapmış, bunu kazanmış sen ne yapıyorsun anca yat demesiyle başlar. Eğitim sistemimizde bundan farksızdır. Başarılı olanlar çıkar başarısız olanlar çıkamaz ve başarısızlar başarıları düşman olarak görür.
hastalıklı bir düşünce tarzıdır.
..ama olumlu yönden baktığımızda; "gizli düşmanımın, gizli düşmanı benim gizli dostumdur" sözünden yola çıkarsak gizli düşmanla birlikte gizli dostta edinmiş oluruz.
Bunun adı büyük şehir hastalığıdır. Yıllardır aynı sokakta hatta aynı apartmanda insanların birbirlerini tanımaması selam bile vermemesi ama burun buruna yaşamaları psikolojik olarak pozitif değil negatif bir ön yargı beslemelerine sebep olur. Hele bir de etnik ve mezhepsel farklılıklar bu ön yargıyı daha koyu bir hale getirir.
Zaten aileden okuldan vs. kurumlardan yeterli ruhsal destek alamayan modern! insan, insan ilişkileri konusunda hanzo diye tabir edilen tiplerden pek farklı değil. Alttan alma, hoşgörülü yaklaşma, saygı duyma diye bir şey kalmadı. En ufak bir şeyde bile kavga çıkma ihtimali çok yüksek.
Hal böyle iken trafikteki diğer arabalar, yolda yürüyen insanlar, dükkana gelen müşteri, apartmandaki üst komşu.. Hepsi birer potansiyel düşman.