bu tür erkeğin kendine güveni aşırı derecede yüksektir. sebebi malum, sersemlik. farzı misal yolda gördüğü bir kızı bütün yüzsüzlüğüyle ve yavşaklığıyla göz hapsine alır. kızla göz göze gelince de "bana baktı." diye triplere girer. bununla arkadaşlık eden erkeğin görevi "harbiden lan! nasıl kesti seni..." gibilerinden sözlerle oğlanı teşvik etmektir ki bu göreve tahammül edebilenin ruh sağlığından şüphe edilmeli.
pohpohlamayla iyicene havaya giren hırt, bütün yavşaklığıyla ve inek şaban sırıtışıyla kızı evine kadar takip eder. peşindeki özgüven yoksunu hırbo da yanındadır. akşam geç saatlere kadar penceresinin önünde yüksek sesle konuşur. kendince şakalar yapar. yanındaki bakkal çırağı tipli yavşağı ezip durur. sonra da gecenin bi vakti evine döner.
gecenin bilmem kaçında uyuyan o değilmiş gibi sabahın köründe yanındaki angutu da alıp gelen hanzo yine akşam bıraktığı muhabbetleri devam ettirmeye başlar aynı yerde. bu sırada uykusundan uyanmış gözleri mahmur kızcağızımız (kızı da iyicene kahraman yaptık, gözümden kaçmadı) oda havalansın diye pencereyi açıp hepimizin ara sıra yaptığı gibi birkaç saniye dışarıyı seyreder. ev kreasyonu kıyafeti biraz dekolteli olabilir belki, malum ev hali. lakin bizim hırbo bakar ki pencereden dışarı çıktı kız, hemen bunu lehine yorar, kızın penceresinin önünü mesken tutar, kapılarını aşındırır.
bir iki gün sonra kız durumun farkına varır. yüzde doksan dokuz ihtimalle gelecek olan malum sondan sonra oğlan tüm arkadaşlarına, eşine dostuna "bana umut verdi kaltak, pencerelere çıkıyodu." der, hatta yer yer abartılı yalanlar da söyler ki burada sözünü etmeye gerek yoktur. hepimiz biliriz bunları.
bu hikayede beni asıl ilgilendiren kısım bu insan müsveddesinin nasıl olup da bu özgüveni bu kadar yüksek yetiştirildiğidir. ona göre dünyadaki tüm kadınlar ona hayır diyemez. bazı kadınların evli olmasının sebebi sadece ve sadece onun o kadınları hiç istemememiş olmalarıdır. benim asıl istediğim bi kişilerin anne babalarıyla yüzyüze bir görüşmedir. neyle beslediler bu çocukları, hangi sosyal aktivitelere gönderdiler, ne tür ortamlara soktular, kısacası bu özel üretim insanları hangi süreçlerden geçirdiler, ne kattılar bunları bilmek istiyorum. belki ondan sonra milyonlarca anne babayı bu ölümcül hatadan koruyabilirim.
merak ettiğim bir diğer husus da bunun yanındaki pısırık yavşağın ruh hali. bu karaktersiz yavşağın içinde ne fırtınalar kopuyor, oğlanı gerçekten seviyor da mı arkadaş olarak yanında bulunuyor, sevmiyorsa ne çıkarı var ki yanında geziyor, iğrenç şakalarına alınmıyor. acaba neler söylemek istiyor da söyleyemiyor? bu adamı kurtarmak, topluma kazandırmak için yapılacak bir şeyler var da acaba biz mi savsaklıyoruz? işte bu sorular öldürüyor beni.
