nargile, eskiden kumkapıya gittiğimizde yanımda içerlerdi. laf etmezdim çok. ama son yıllarda o kadar kalitesizleşti ki içici kitlesi. nargileyi sevmemekle kalmıyorum, nargile içmeyi sevenlere de önyargıyla yaklaşıyorum.
deniz tatili. yalnız dikkat "deniz " değil. sırf onun için yapılan, görev misali her gün denize gir, çık yapılan tatiller. iki gün sonra "napıyoruz lan burda!" demeye başlayıp bunalıma giriyorum. bi dağın tepesine gitsem daha mutlu olurum yeminle.
nadia nadia'nın söylediğine kalıbımı basarım. denize en fazla 1 defa girip çıkarsın millet güneşleniyor, saatlerce yayılıyor pislik içerisinde, bronzlaşıyor falan gereksiz şeyler. ormana gitmek daha güzel olurdu.
kanlı düğün sahnesinde dehşetten koşu bandından düşünce bıraktım diziyi. ben şahsen o kadar vahşeti kaldıramıyorum. izleyebilene helal olsun efendim. ama her salı her yerde tüm gündemin bu olması çok sinir bozucu.
rakı tabii ki. kokusundan mıdır, tadından mıdır ısınamadım gitti şu merete. sıcak ve uzun yaz geceleri açıyorum soğuk bira mı ohhh şifa niyetine. içsem bu havada rakıyı sabah kendimi bulamam o derece. neymiş rakı ortamların içkisiymiş. birada asosyal insanların içkisi o zaman. dolapta duruyor ne güzel susadıkça aç iç. ortamınız size kalsın susuzluğum bana.