kişiyi bağlayan hadisenin cazipliği.
afiyet olsun kardeş der uzarım.
not: akşama iftarı açmanın huzuru ve keyfime 3 saatten az kaldı. sen yemeye devam edebilirsin!
(bkz: herkes yerken oruc tutmanin dayanilmaz huzuru)
ne yazikki bu cazibeye kapilan insanlar, allah icin tuttugun orucun verdigi huzuru, rahatligi, mutlulugu ve sonrasinda gelen iftar sevincini yasayamayan kisilerdir.
cazibesi filan yoktur. evet yasaklar insana cazip gelir fakat, oruç tutmayan bir insan yılın diğer gönlerinde yaptığını yapıp, oruç tutmadığı için, bu o kişiye yasak, yani cazip gelmez.
oruç tutanların inadına ağzını şapırdatarak yemek yiyip terbiyesizlik yapmasına gelince, ben şimdiye kadar böyle bir şey yapanı ne gördüm, ne de duydum. fakat müslüman kesime göre oruç tutmayan birinin yemek yerken köşe bucak gizlenmemiş olması bile, inadına gösteriyor manasına geldiği için, kendileri tarafından terbiyesizlik olarak algılanmaktadır.
oruç tutmayanların dövülmesi, cinayete kurban gitmesi gibi konulara hiç girmiyorum, bilen biliyor.
yanlıştır, yabsancılar bile saygı gösteriyorken kişinin din kardeşine bunu yapması hoş değil.
gerçi son yıllarda bunu yapacak yerleri bulmaları da zor doğrusu. zira ramazan ayında iftardan önce açık lokanta, kebapçı vb. bulmak zor. git gide azalmakta. şu veya bu nedenle açmıyor ya da açamıyor esnaf dükkanını.
o yüzden ha deyince yapılabilecek bir $ey değil bu.
terbiyeli bir insanda bunun cazibe değil de mahcubiyet olması gerekir. ama ar damarı çatlamış kişilerde bu durum cazibe oluyor demek ki. ne diyelim afiyet olsun.
insanın beslenmesi maslow'un piramidinde de yazdığı gibi fiziksel ihtiyaçtır, canlısal bir dürtüdür. bunu söylememin nedeni, yemek yemenin oruç tutmaktan çok daha normal bir davranış olmasıdır. canlısal reaksiyonlar, toplumsal maneviyattan daha önemlidir, asıl sosyal saygıyı hak etmesi gerekendir. bir kaza anında nasıl ilk önce ağır yaralılara müdahale edilmesi gerekiyorsa beslenmenin de oruç tutmanın yanında önceliği vardır. yemeğin cazibesi ise, kişinin açlığıyla ve yemeğin kişisel beğenisiyle ilintili, doğru orantılı bir husustur. çevresindekiler dini vecibelerini yerine getiriyorlar diye ayyuka çıkabilecek bir zevk değildir. gerçi kişide, '' psikolojik karşıtlık'' adını verebileceğim, ''kişinin çevresinde gerçekleşen döngünün tam zıt örgüsününden tatmin olma durumu'' mevcut olabilir. bu durumu, başka bir konu altında incelenmesi gerektiğinden ve konudan sapmamak için daha fazla irdelemeye ihtiyaç duymuyorum.
konuya dönecek olursam; yemek yiyen kişi büyük bir iştah tufanı içerisinde ağzındaki ezilmiş yemek lokmalarını karşısındakine gösteriyor, ağzının suyuna yemeğin yağları da karışarak dudak kenarlarından çenesine doğru akıyorsa, bu hareketi masada oturanın oruçlu olmasına bakılmaksızın kabalığın dik alasıdır.
mamafih; kişi karnı acıksın ya da atıştırmak için olsun adap erkanı halinde yemeğini yiyorsa kimsenin karışmaya kesinlikle hakkı yoktur. somun balığının yanında beyaz şarabını da rahatlıkla içebilir.
oruç tutanlar bilirki, birinin yanında yemek vs yemesi oruçlu insanı etkilemez o sadece kendi egosunu tatmin eder bozuk ruh sağlığını deşifre eder .sanıldığı gibi ona kızılmaz sadece acınır.