gönlümle başbaşa düşündüm demin
artık bir sihirsiz nefes gibisin
şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
akisleri sönen bir ses gibisin
maziye karışır sevda yeminim
bir anda unuttum seni, eminim
kalbimde, kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin...
şeklinde insanın, deyim yerindeyse mınakoyabilen bir şiir. nazım hikmet, ne kadar güzel yazmışsa; cem karaca da aynı güzellikte okumuş gibi bu şaheseri...
iki kelime bi cümle olunca ancak bu kadar keser bir damarı...
cümleyi kuranın mı canı daha çok yanmış duyanın mı daha çok yanar orası muamma ama şu bi gerçek ki tak edince canına dökülüveriyor dilden "ben yordum ruhumu birazda sen yor..."
can yakan bir şiirdir, şarkıdır.
birinin bunları size söyleyeceği ya da söylediği fikridir insanın içini acıtan. eğer çok sevdiğiniz, değer verdiğiniz birinin sizi artık herkes gibi gördüğünü düşünüp dinlerseniz şarkıyı, ölmüşten beter eder adamı ama bir şeyi gözden kaçırmamak gerekir, o'nun söylediği "unuttum" değil, sizin içinizden geçen "unutmamıştır belki" dir gerçek olan. ayrılığı, nefret bile edemeyecek kadar yok saymayı, unutmayı değil, yıllar geçse bile akıldan çıkmayacak bir sevgiyi anlatan aşk şarkısıdır aslında.
biten ilişkinin hemen ardından söylenmez bu laf, çünkü o kişi hemen herkes gibi olmaz.
zaman geçecek biraz, duruma göre bayağı zaman geçmesi de gerekebilir.
sabahları uyanır uyanmaz aklınıza gelmiyorsa artık, tamamdır. herkes gibidir artık, üzerine soğuk bir su içiniz.
evet tabi ki eski sevgililere yakışır en çok bu cümle. evet evet bence simdi sen de herkes gibisin ne çok büyütmüsüm seni kafamda ne mükemmellestirmisim. düsündüm düsündüm ve düsündüm evet aslında sen de herkes gibisin nokta .
bunu dediğin adama koyar belki ama amaç da, işin özü de o değildir; bunu der hale gelmiş olmak söyleyene koyar asıl...
kolayına söylenmez bu cümle, o'na verdiğin o ayrı yeri o'ndan geri almak bile ters gelir, varsın yeri ayrı kalsın demek istersin, aylarca, yıllarca...
"bi ömrü o'na adayabilirim " dediğin adama "herkes gibisin" demek nasıl bi yüktür, bunu derken ve arınırken bile acı çekersin, kendini sorgularsın, cevapların ayağına bi taş bağlayıp denize atmışsındır ama çoktan, çünkü yaşayabilmek, nefes alıp verebilmek için başka seçeneğin yoktur, kalmamıştır, bırakmamıştır...
deliremezsin bile, ne deli ne akıllı yarı ölü yarı diri dolaşırsın ortalıkta...
tam bi cinnet anı gelir sonra bi gece yarısı ve o an ya içindeki mezardan çıkıp asıl mezarına girersin ya da "bi anda unuttum seni eminim" deyip günışığını görürsün...
bunu dedirtebilene aşkolsun... her babayiğidin! harcı değil bunu söyletmek...
"kalbimden kalbine yok bile kinim"
farklılaşarak başkalaşan sevgiyi bir giysi gibi yakıştırdığınız insana, o kişinin o sevgiyi bölük pörçük etmesidir. sizde iz bırakarak, sıradanlaşır. o yüce kimliğe, paylaşılanlara rağmen adının başına hiçbir sıfat getiremez hale gelirsiniz ve bazı durumlarda yakın çevrenizde ki; "herkes" bile olmaz.
aşk, sevgi vs beklediği insandan artık hiçbir şey beklememe noktasına gelmiş insanın, artık o kişiye şunu demek istediği cümledir:
'ha sen ha sokaktan geçen ahmet, mehmet,süreyya, ha müjgan,nermin,nalan; hepiniz birsiniz benim için sana karşı ne sevgi,aşk ne de nefret var yüreğimde,sana tek sözüm tak sepeti koluna herkes kendi yoluna.'