Heyecanlanınca ellerimin titremesi.
Elbette çok daha büyük dertler var ama size karşı gelen organların olması (çarpıntı yapan kalp, titreyen el ) üzücü bir şey.
Hangi birini yazsam diye düşünürken, acaba başkalarının bende gördüğü kusurları mı yoksa kendimde bulduğum kusurları mı yazmam gerekiyor diye kafam karıştı.
Neyse arkadaşlarım bende, o anda birinde sevmediğim ya da rahatsız olduğum şeyi dile getirmeyip daha sonradan sabrımın taşması sonucu patlamalarımı eleştiriyorlar. Ki bu pek olmaz yılda bir belki.
Benim kendimde bulduğum kusur ise, yaşadığım tuzlu şeyleri bir anda dramatize edip, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi davranmam. Halbuki gerek yok, ama gözyaşından besleniyorum yapacak bir şey yok.
Yalan söyleyemiyorum (ayyu en kötü huyum herkesi kendim gibi sanmam hehehe), bir kulağım diğerine göre çok küçük, sol elimde goccaman ameliyat izi var, burnum kemikli ve bence büyük.
Kimse bizim kusursuz olduğumuzu savunamaz! (bkz: swh)
Soğuk havada sokağa çıktığım zaman sol gözümden yaş akıyor. Bir gün manitayla telde kavga ettik dışarı çıkıp buluşunca "tamam ağlama affettim seni" dedi.selpak uzatıyor bana. Hay götümün kenarı deyince yine tartışma başladı.