bir müzik kazması olarak çelik' ten yüzyılın sürprizidir. nasıl bir içtenlik, nasıl bir saflık yakalamışsa artık, bütün hareketli temposuna rağmen yine de içimizde bazı yerleri oynatıyor yerinden.
bundan on binlerce yıl önce, kayıp bir kıtanın bozkır steplerinde, bir bahar mevsiminde tüm çiçekler güzelliğini sergilerken,yanyana açmış olan iki sevgili çiçek yaşarmış.biri ötekine demiş ki,
- 'necati ben böyle herkesin ortasında açamam. avam tabakasından çiçekler var burda canım. benim bi asaletim kendime göre güzelliğim var.bi daha ki bahar geldiğinde ikimiz açmayalım kışı bekleyelim.kışın o beyaz güzelliğinde sadece ikimiz açalım.doğanın eşşiz güzelliğini sadece ikimiz başbaşa yaşayalım' demiş.
necati de 'tamam hayatım' demiş. bi daha ki bahar olmuş, yaz gelmiş necati dayanamamış herkesin ortasında açmış. sevgilisi de kış olunca tek başına açmış.bi bakmış ki yanında kimse yok. hep necati'yi aramış gözleri ama sözünde durmayan, yanar döner,vazgeçer karakterli necati'yi görememiş.hep beklemiş hep beklemiş...
işte taaa o yıllardan beri yanar dönerli, alevli ateşli,sabırsız,sözünde durmayan necati hercai olarak anılmış *.karların ortasında aşkını bekleyen sevgilisi de kardelen olarak biinmiş..
netekim, çelik adlı popçunun da hercai adlı klibinde necati karakterini oynadığını şurdan görebilirsiniz.
kardelen rolunde ise rafet el roman bin hattap'ın eski karısı tuğba var. ne yıllardı be sözlük ortaokula yeni başlamıştık.hangimiz birer hercai değiliz ki ..
a.) aldığı kararlar doğrultusunda hareket edemeyen , sadece karar alıp uygulamayı başaramamış , lafı olup icraatı olmayan , kararları , fikirleri sürekli değişen insan tipidir.
b.) çelik isimli şarkıcımızın seslendirdiği güzide bir parçamızdır.
birbirlerine çok aşık iki çiçek varmış.. daha sonra üstlerine kar yağmış.. bir tanesi sevgilisini bulmak umuduyla karı delmiş ve yüzeye çıkmış.. ama bir bakmış ki sevgilisi görünürde yok.. kaçmış.. işte o karı delen çiçek kardelen, kaçan çiçek ise hercaiimiş.. *
gel yarim ol, sevdalım ol,
sultanım ol, fermanım ol,
dertlerimin dermanı ol, hercai...
3 dizede tüm hisleri, dilekleri anlatan şarkı. sevdiğiniz kişiyle henüz arkadaşken oynadığınız oyunda, "bana hangi şarkıyı armağan edersin ve o şarkıyı söyler misin?" sorusu karşılığında aldığınız cevaptır. dinlerken kanatır.
aylar sonra kulaklarımın kapısını çalınca, sözlüğe bir şeyler çiziktirme hissine salmış, çelik erişçi'nin vokal olayında da, söz-müzik olayında da, kendisini aştığı, ve zamanla nasıl geriye sardığının göstergesi olan mükemmel parça.
''vayy anam vayy!'' diyesi geliyor insanın. 1995 senesi, çelik abimizin, izel - çelik - ercan triosunu bozmasından hemen birkaç yıl sonrası... fikirlerim beni yassılaştırmıyor; yamultmuyorsa, çelik abimizin benimle kal adlı ikinci albümü. gerçi, ilk albümünde, allah 'a emanet parçaları olsa da, işte ikinci albümündeki bu parçası ile voliyi vuruyor, aslında voliyi vuruyor demek de doğru olmaz; gerçekten de üzerinde düşünülmüş, kafa patlatılmış olduğu her halinden belli olan bu parçasıyle, çoğu gönüllerde yer ediyor.
ya 5., ya da 6. sınıf olsun. belki o kadar bile yok. kral tv denen, ilk okul çocuklarını bile hegamonyası altına alan, sonradan boku çıkmış kanalın, 90lar popunun mis gibi kliplerini birbir sıraladığı yıllar. ben de, kaptırmışım kendimi, bir de o aralar burger king filan sunardı top 20'yi...
- ule bakam kim ki birinci acep..? deyü, gudik şarkıları da dinleyene kadar, birinci sekmeye ulaşırdı bu deli gönül. neyse efendim, tuğba altıntop adlı bağyanın, müstakbel 6*6+1 ekranlarımızı şenlendirdiği bu klibiyle bile, gönlümde taht kurmuştu bu parça. mükemmel ötesiydi, hamile bir kadın, o zamanlar, zamanla rafet el roman ile ileriye dönük yıllarda kapışacağını bilmediğimiz ablamızın * hamile ayakları, ve de limon ebatlarındaki beyniyle bendenizin,
- allah belanı vermesin çelik, o kadar güzel şarkı yapmışsın, ama çok ihmal ettin lan o kadını, o çocuk düşük olursa, ben bile hakkımı helal etmem... serzenişleri arasındaki klip geçişleri.
neyse ki, o günlerde ''aacayipsin'', kız hepsi senin midiyen tarkan bile, şükür şimdilerde dilli düdük öttürmeye başladı, biz de üniversiteyi bitiren kazık olduk. çelik ''ağbi'' nin bu parçası da, unutulmayacaklar arasındaki tozlu sayfasına kendisini sakladı.
not: bu arada, yine yanlış hatırlıyorsam, zati az olan saçlarımı da yolun, çelik bu parçanın klibinde o zamanlardan kalma kral bir bmw kullanıyordu galiba, bir de üstü açıktı herhalde. hastasınım.
Özellikle "dolu dolu sevdalar gözlerimde, gönlümde dolanırsın hep o halinle" kısmında artık nasıl bir tonlama uygulamışsa kulaktan kalbe iner bi şeyler. Hele bir de akılda ve gönülde "hep o haliyle" dolanan biri var ise, değmeyin bu şarkıyı dinleyenin keyfine. ben şimdilik düz dinliyorum.*
Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar. her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım, kışın ortasında herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bize ait olsun der ve ikisi de o bahar açmamaya karar verirler.
Biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri o yaz açar. o gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe kardelen, sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğe de hercai denilir. işte bu yüzden hayırsız sevgiliye hercai diye hitap edilir...