Şehir dışında bir işe başvurayım öncesinde lojmanda kalırım daha sonra eve geçerim diyordum. Şöyle bir ev kiralarına baktım. 6 binden başlıyor bunlar çoğu 1+0 ve burda tüm hevesim kırılıyor. Ya ben ağlamayayım da kimler ağlasın ühüüüğ
"pahallı" durumu açıklayacak yeterli kelime olmaktan çıktı, yeni bir kelime üretmenin zamanı geldi hatta geçti. ama bu kelimeyi üretecek yeterli beslenmeyi sağlayamadığımız için beyin çalışmıyor.
ama asgari ücret enflasyondan daha çok artıyormuş. maaş da arttığı için çok fark etmiyor. ben 4 sene önce param olmadığı için marketten bisküvi çalarken şimdi rahat rahat paramı harcıyorum hatta bugün yine kent lokantasına gittim. ortaokuldayken kırtasiyeden okul ihtiyaçlarımı aldırmaya bile utanıyordum. belki de fiyatları bilmiyordum diye.
Her şey daha da pahalı olacak. Önümüzdeki sene de dolar ve faizin yüksek olacağı konusunda Ekonomistler hemfikir. Doların yüksek olduğu ve kurumsal devlet yapısını zayıflatan otoriter sistemle yönetilen bir ülkede, enflasyonun yüksek olması gayet normaldir. Yatırımcı da bu Ortadoğu tipi otoriter sisteme ve iktidarın zihniyetine güvenmediği için, sermayenin önümüzdeki sene zarfında da ülkeye gelmeyeceği gün gibi ortadadır. Önümüzdeki yıl da yoksullaşma ve beyin göçü artarak devam edecektir
hiç de pahalı değil. siz dua edin önümüzde yerel seçim var, asıl fiyatları seçim sonrası göreceksiniz. şimdiden nefesinizi boşuna harcamayın.
bir hatırlatma yapayım, 1-2 yıl daha telefonum bilgisayarım beyaz eşyam idare eder, kombim idare eder demeyin.
evinize dekor tadilat yenileme yapacaksanız 1-2 yıl sonra yaparız demeyin.
araç alacak-yenileyecekseniz 2-3 sene durayım idare eder demeyin.
evlenecek olan eşyayı evlenirken alırım, iş kuracak makine alacak olan işi kurarken alırım demesin, işi olan-üreten hammadde şimdilik yeter 2 yıl sonra bakarız demesin.
bunu neden mi dedim?
bir tanıdığım (akraba ve yeni emekli olmuştu) 2020 yılı sonlarında "kombiyi yenilemem lazımmış. 1-2 kış ya çıkarır ya çıkarmaz dedi gelen servis. bekleyim, alırız hele" demişdi.
ona "hemen al, 3'üne 5'ine bakma. şu an iyi günlerimiz. paran olmasa bile kredi çek, alacağını al. faizine falan da bakma, 2 yıl sonra aldığın ürünün fiyatı ile çekmiş olduğun krediye ödediğin faizi toplasan 2 yıl sonraki fiyatının yarı parasına gelecek. şimdi demirdöküm nitromix kombi 4-5 bin lira civarında. paran olmasa kredi çeksen %100 faiz ödesen 10 bin liraya gelse yine 2 yıl sonra karlı çıkmış olursun" dedim.
tabi ki bu söylemimi basit cahilce muhalif söylem, akp karşıtlığı, siyasi söylem olarak anladı. adam haklı, o vatansever biz vatan haini oluyoruz ya...
neyse, bu sonbahar (1-2 ay önce) kombiyi değiştirmiş. gelmiş bana ağlıyor. 25 bin lira ödedim diye...
umarım ne demek istediğimi anlayacak zekanız vardır.
şu an en iyi günlerimiz, nankörlük etmeyin.
şu an gerçekten yaşanan durum pahalılık, ekonomik bir sorun değil.
John Maynard Keynes hazine maliye bakanı olsa, adam smith cumhurbaşkanı olsa (adam ben ekonomistim derse garip olmaz yani. o bakımdan cumhurbaşkanı olsa dedim) milton friedman merkez bankası başkanı yapsanız, friedlich list sanayi bakanı, thomas malthus sarayda baş danışmanlık görevine getirilse yine sorunumuza çare olamaz.
sözlükte "abi ya! her şey çok pahalı" diye ağlamanızın nedeni ekonomik sorunlar değil. tıpkı viral bir enfeksiyon için antibiyotik kullanmak gibi, ekonomik olmayan bir sorunu ekonomik tedbirlerle çözemezsiniz.
inanın bana, benim gibi 100 lira verip ekmek alsa para üstü kaç lira alacağını bilmeyen eğitimsiz cahil birini ekonominin başına getirip ekonomiyi düzelt deyin bundan daha kötüsü olamaz.
neden mi?
ben bilmediğimi bilirim.
bu da başarının en büyük adımıdır. örn: rahatıma düşkünüm, ben bilirim diye ortaya çıkmam millete ayar vermeye kalkmam. kendimi zora sokmam, öğrenmeye çalışmam, laylaylom yaşar her şeyi kendi haline bırakırım.
bir malın fiyatını piyasa, arz-talep dengesi belirler. ilk önce çalkantı olsa bile piyasa 1-2 yılda kendini düzeltir. döviz çıkıyorsa faiz de çıkar, faizler çıkarsa fiyatlar yükselir, fiyatlar yükselirse alım gücü kadar üretimde düşer, kaçınılmaz olarak ödemeler yükümlülükler krediler çevrilmesi zorlaşır ve bu zincir sürer. unutulmasın ki sonsuz olan bir şey yoktur. araba üreten arabayı satamayınca, televizyon telefon üreten bunları satamayınca, elma armut üreten satamayınca eksilen aksayan para girdisi artan maliyetler düşen satışlarla piyasalar finans sistemi üreten kepenk kapatmaz, insanlar da almaktan yemekten tüketmekten vazgeçmeyeceği için sisteme müdahale olmasa bile sistem kendini yeniler-düzeltir.