yalnız hissettiğin anda yalnızlığını paylaşacak kimseyi bulamamak. ardından camdan bakıp birlikte dolaşan çiftleri,öpüşen sevgilileri, şakalaşan arkadaşları görmek. ağlamak,ağlamak,ağlamak.
kötü bir durumun ardından tam herşey düzelecek şeklinde bir ümitlenmenin boş çıkmasıdır. eğer ki bu yıllarca devam ederse işte ozaman gerçekten söylenmeye değer olur.
arabanın bozulduğu anda işe geç kalınması..
berbat bir geceden kalma ayrılık sonrası geç uyanılması ve gereken saatte orda olunamaması
gibi nedenlerle herşeyin bir anda kötü gitmesi ve böyle devam etmesidir.
küçükken içinden duvar yazıları çıkartmaları çıkan, tadı da şahane bir sakız vardı. galiba wall dı adı. ilkokul sıralarında geçen hayatımın herhangi bir günü yine sakızımı almış çiğniyordum. nedense o gün sakızdan çıkan yazıyı buzdolabına yapıştırmak gelmişti içimden.. tam olarak ne demek istediğini anlayamama rağmen yapıştırdım çıkartmayı dolaba ve her geçişimde okudum o cümleyi. daha uzun bir süre okuyacak ve anlamayacaktım.
yıllar geldi geçti. okullar bitirildi, şehirler tüketildi, hayat rutinleşti.. ama hiç bir zaman şimdiki olduğu kadar kötü değildi hayatım.. ilk kazık, hayatımda en çok sevdiğim hemcinsimden geldi. benim için baba, abi, arkadaş, doğduğumdan beri yanımda olan ender insanlardan birinden geldi. maddi olarak altından zor kalkabileceğim bir meblayı üzerime yükleyip, beni o kadar borçla başbaşa bıraktı. ve hiç bir şey eskisi gibi olmadı hayatımda. zaman zaman o kadar kısıtlandığımı hissettim ki, bunun için bir çok şeyden feragat etmek zorunda kaldım.. üstüne üstlük o çok sevdiğim insanı da kaybetmiştim artık. çünkü ne aradı ne sordu beni..
tam buna alışmışken yaşadığım, alıştığım şehri terketmek zorunda kaldım. mesleğimin zor tarafı yüzünü göstermeye başlamıştı. maddi sıkıntılarıma bir yenisi daha eklenmişti. bin küsur kilometrelik bir yolculuktu bu. mecburdu...
hayatımda büyüğüm olarak gördüğüm ve bana yol gösterebilcek tek bir insan kalmıştı. anneannem... beni büyüten, mesleğimi elime almamı sağlayan yüce insan. ecel seni de aldı benden.. her ne kadar benim sayemde hayatının en mutu günlerini yaşadığını söylesen de yokluğunu doldurmuyor hiç bir şey. yeni şehre geldikten çok kısa bir süre sonra ayrıldın aramızdan.. yerini hiç bir şey dolduramayacak..
olanları hazmetmeye çalışırken, bir kişi daha ayrılacaktı hayatımdan.. daha doğmadan babam terketmişti beni, mezun olurken yatılı okul arkadaşlarımı, kardeşlerimi kaybetmiştim, sonra safranboludaki arkadaşlarımı, marmarise gelince anneannemi.. son olarak da sevdiğim kız bıraktı gitti beni. üç yıllık sevgilim. uğruna varımı yoğumu harcadığım, mutlu olması için gecemi gündüzüme kattığım aşkım... hem de anneannemin gidişinden bir buçuk ay sonra... uzun uzun yazmak istemiyorum onunla ilgili ama sadece terkediş zamanlaması bile onunla ilgili herşeyi anlatıyor belkide...
tutunacak neyim kaldı bilmiyorum. sadece annem var hayatımda. sadece onun için güçlü olmaya çalışıyorum. ne zaman "daha kötü ne olabilir ki?" diye sorsam, mutlaka daha kötü bir şeyler oldu.. ama hata bende biliyorum. öldürmeyen her acı güçlendiriyor beni. yaptıklarımın karşılığı olarak yaşamam gerekenleri gördüm geçirdim. ve artık iyi gelişmeler olmaya başladı hayatımda..
işin kader boyutunu geçersek, insan kendinde aramalı bazı yanlışları. bunu anlamam için çocukluk günlerime döneceğim aklıma gelmezdi. şimdi anlıyorum artık buzdolabındaki çıkartmanın manasını. anlamam için yaşamam gerekenler acı olsa da, tek cümle özetliyor benim için her şeyi...
(bkz: her şey yoluna çıkıyorsa, sen yanlış yoldasın demektir)
insanın sabrının sınandığı bir hayat sınavıdır. insanlara olan güvenin kaybolduğu, işlerin ters gittiği andır. hani güzel bir atasözümüz vardır:insanın bir kez ters gitmesin işi muhallebi yerken kırılır dişi. herşey sana inat eder sanki. bütün olumsuzluklar üst üste gelir. işte o an herşeyi bırakıp, bir durmalı. sakin kafayla, olabilecek en objektif tavırla olaylar gözden geçirilmelidir. yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var der ataol behramaoğlu. acıların kederlerin insanı olgunlaştırdığını anlatır şiirinde.. herşeyin bir sonu var deyip , yola devam edilmelidir. umut olmadan, azmetmeden hayat sürdürülemez. mutluluk emek ister...
sinanmaktir sanirim.
hersey o kadar kotu ki..hic bir sey hakkinda konusmak bile istemezsiniz.
kimseyle konusamazsiniz.
cunku acilan konunun 10 tanesinden 9 tanesi sizi yaralar.
bir seyler degismeli.
boyle ya san maz!!!
cildiricam tanrim.