her şeyin boş olması kozmosun sizi nasıl ittiğine bağlıdır, herşeyin boş olmasına mı itiyor, başka yere mi? burada algı da önemlidir, siz yaşadıklarını nasıl algılıyorsunuz? algılama da tabiki duyumlar, düşünceler gibi veri toplayan şeyler belirleyicidir hayatın boş olup olmadığına cevap verme hususunda. bu durumda hayatın bir iradesi yoktur, boşluk ve doluluk gibi, bunu belirleyen yine sizsiniz. isterseniz hayatı dolu olarak algılayabilirsiniz, isterseniz dolu dediğiniz şeyler belirleyip onları yaşarsınız ve hayat dolu olur. ya da siz belirlediğiniz şeyleri yapmasanız bile hayat algınız size hayatı dolu olarak gösterebilir. tamamen algısal.
Aslında her şeyin son derece dolu olduğu düşüncesiyle karşı çıkabilirim. Farkında mısınız tek sermayemiz ömrümüz. Her hareketimizin, her düşüncemizin mutlak varlık tarafından kaydedildiğini unutmamak ve ona göre yaşamak gerek.
yine çok uzun konuşulması/yazılması gereken bir konu daha..
mesele insan denen yaratığın kendini dev aynasında görmesi..
kağıttan kuleler dikmesi..
dolu diye tabir ve kabul ettiğimiz kavramların pekçoğu insanlığa zorla giydirilen şeyler..
kim neyi neden giydiriyor diye düşünür ve cevabını bulursak sözkonusu önerme daha kısa yoldan doğrulanabilir gibi..
attığımız her adımın, yaptığımız her eylemin temel sebebi 3'ü 5'i geçmez..
bu bile açık etmeye yetmez mi kabul etmek zorunda kaldığımız tiyatroyu..
evet, anlamı olan bir tek şey yok..
ve bu da bir çöküş anlamına gelmez asla..
olsa olsa özgürleşmek olur..
Kurucu akıl boşsa herşey boştur. Düşük zekalı kurucuların kurdukları evrende bomboş olayları senelerce beklersin. Konu ve kapasite problemleri olduğu için hikâyeyi temeline oturtabilecekleri tek şey beklemektir. Gerizekalılığın adını da sabır koymuşlar mk. Doğuluları.
Her şey boş. Rüzgarı kovalamaya kalkışmak gibi! Çok bilgelik çok keder doğurur. Kendi kendime, “Gel, zevki tat. iyi mi, değil mi, gör” dedim. Ama gördüm ki, o da boş. Gözümün dilediği hiçbir şeyi kendimden esirgemedim. Gönlümü hiçbir zevkten alıkoymadım. Yaptığım her işten zevk aldı gönlüm. Bütün emeğimin ödülü bu oldu. Boşluk.
_Bilge kişinin aklı yas evindedir, Akılsızın aklıysa şenlik evinde.
_Bilgenin azarını işitmek, Akılsızın türküsünü işitmekten iyidir.
_Kadın ölümden daha acıdır. kendisi tuzak, yüreği kapan, elleri zincirdir. Erkeği tutsak yapar
_Bilgelik insanın yüzünü aydınlatır,
_Bilgelik silahtan iyidir, Ama bir deli çıkar, her şeyi berbat eder.
_Yolda yürürken bile akılsızın aklı kıttır, Akılsız olduğunu herkese gösterir.
_Yöneticinin öfkesi sana karşı alevlenirse, Yerinden ayrılma; Çünkü serinkanlılık büyük yanlışları bastırır.
_Köleleri at sırtında, Önderleri yerde köleler gibi yürürken gördüm.
_Çukur kazan içine kendi düşer. Duvarda gedik açanı yılan sokar. Yılan büyü yapılmadan önce sokarsa, Büyücünün yararı olmaz.
_Git, sevinçle ekmeğini ye, neşeyle şarabını iç. Çünkü yaptıkların baştan beri Tanrı’nın hoşuna gitti. Giysilerin hep pak olsun. Başından zeytinyağı eksilmesin. Güneşin altında Tanrı’nın sana verdiği boş ömrün bütün anlamsız günlerini sevdiğin karınla güzel güzel yaşayarak geçir. Çünkü hayattan ve güneşin altında harcadığın emekten payına düşecek olan budur. Çalışmak için eline ne geçerse, var gücünle çalış. Çünkü gitmekte olduğun ölüler diyarında iş, tasarı, bilgi ve bilgelik yoktur.
bence her şeyi de boş olarak düşünmemek, nihilist olmamak lazım. dolu şeyler de var, boş şeyler de. hayattan zevk almak lazım. hayata kucak açmak, hayata bağlanmak lazım.