hay ben böyle kafanın içine sıçayım dedirten bir durumdur. en ufak harekete, en ufak söyleme, en ufak ayrıntıya bu kadar takılır mı insan diye sürekli kızarım kendime. resmen bir hastalık.
insanı içten içe yiyip bitiren bir hastalıktır bu. düşünmekten uyuyamamak, düzensiz beslenmek, sosyal hayatta sorunlar yaşamak vb. gibi sonuçları olur. tek çaresi sizin gibi her şeye kafayı takan biriyle arkadaşlık etmektir. çivi çiviyi söker yani. böyle biri olursa hayatınızda, yükünüzü paylaşmış hafiflemiş olursunuz. tedavisi budur.
insanı mutsuz yapar. şu kısacık hayatta mutlu olmak istiyorsanız; geçmişe takılı kalmamalı, gelecekle alakalı kaygı duymamalı, sizden iyi durumdakilere bakıp şikayet etmek yerine sizden daha kötü durumdakilere bakıp şükretmelisiniz. insan bunları ne oranda yaparsa o oranda da mutlu olur. kendinizi mutsuz hissettiğiniz anlarda, bir anlık gözünüzün görmediğini hayal ettiğinizde bile aslında ne kadar fazla nimetle donatıldığınızı anlıyor ve hemen moralinizi düzeltiyorsunuz.
insanın bazı sınırları zorlandıktan sonra istemsiz olarak yaptığı eylem (çoğu zaman). Bazen o kadar stresli ve hayatını yönetemez oluyorsun ki her şey adına deliriyorsun sanırım.
Sevmediğim bir huyumdu. Sevdiğim biri bırakmamı söyledi hayatın böyle çekilemeyeceğini buna devam edersem kimsenin benim yanımda olmayacağını belirtti. Başta vazgeçiyordum bu huyumdan sonra anladım ki ulan bu benim zaten insan kendinden vazgeçmemeli seven böyle sevsin.