doldurulamayan uktedir içimde. kolay mı terketmek? binbir tane zincirle bağlamışlar beni her şeye..ben onları bıraksam da onlar terketmiyor beni...görünmez bir el var sanırım beni(bizi) tutan....
ben doğduğumdan beri bağlanmaktan korktum, üzerinde zararlı yazdığı için değil bağlanmamak için içmedin tütünü, rakı şisesini çok sevdim ama elim varmadı bir türlü, korktum ya şişenin içinden çıkamazsam diye...
ve bütün emeklerimin beyhude olduğunu gördüm gözlerimden yaşlar süzülürken...başlayıp da bırakamadığın yegane meta bu ortalama 65 yıl...seve seve değil sike sike galiba dostlar...
hayatın hayat olmaktan çıkıp salak saçma bir $ey olduğu, yani sandalın su almaya ba$ladığı zamanlarda aklıma dü$en yegane aktivite. kendimi ve daha doğrusu bu skindrikle$tirilmi$ ruhumu ve fotoğraf makinemi alıp, kanalizasyon kokulu ağızlardan, meymenetsiz yüzlerden, gözbebeklerinin içine baka baka yalan söylebilmeyi ba$aran artist kılıklı pu$tlardan, sonsuz bir güveni yıkmayı ba$aran kemirgenlerden, iki bacaklı eklembacaklılardan, bakan ama görmeyen; konu$an ama asla söylemeyen, dokunan ama asla değmeyen, çalan ama asla bağı$lamayan soysuzluklardan sıyrılmayı dü$leyip, ayaklarımı ve sigaramı da alıp ba$ımı gitmek istediğim zamanlarda, ta$tan bir kalbin etrafında tapınmak için toplanmı$ iptidai sürüngenlerin ağırla$mı$ gözkapaklarını kaldırıp onlara bilincime hükmeden nefretimin metala$mı$ hali olan gölya$larımı göstermek istiyorum.. beni ben yapan her $eyden; ailemden, dostlarımdan ve babaannemin yorgun dut ağacından, müzikten ve o büyük a$ktan, edebiyattan dahi sıyrılmak istiyorum bazen. yanıma biraz ıssızlık, biraz ölü his, biraz da ay alarak firara ko$mak istiyorum.