herşeyi bırakıp çekip gittiğini düşünürsün, giderken yaşanmışlıklarında senin peşinden gelir, seninle gelir. o yüzden gidemezsiniz. gittiğiniz heryer geçmişinizdir. ta ki unutana kadar.
herşeyin,yaşamınızın,kendinizin,kalbinizin ve beyninizin bir anda değişebileceğine inanıp gerçekleştirilen eylemdir.ama unutulmamalıdır ki kendinizi arkanızda bırakamadığınız sürece her şey yine aynı olacaktır,insanlar değişse bile siz değişemezsiniz.ne güzel demiş şair:
yeni bir ülke bulamazsın
başka bir deniz bulamazsın
bu şehir arkandan gelecektir
başka bir şey umma,başka şey umma.
sorumluluklar, duygusal yakınlıklar ve ekonomik sebeplerden biri veya birkaçının, insanı tutup bırakmamasından dolayı bir türlü gerçekleşemeyen ve gerçekleşmesi pek mümkün görünmeyen eylemdir.
hayatta kaybedecegi hiçbir şey olmayan boş insandır. hayatın acı gerçegi şudur, bir kere gidersen bir daha hayatta asla tutunamassın, .ik gibi yaşar öyle de ölürsün.
gittiğin yere kendini de götürüyosan eğer bi faydası yoktur. yeni bir ben yatacaksan mükemmel bi fırsattır. kaybetmeyi göze alamayan kazanamaz nitekim.
bugünlerde herkes gitmek istiyor
küçük bir sahil kasabasına, bir başka ülkeye,dağlara, uzaklara...
hayatından memnun olan yok. kiminle konuşsam aynı şey... her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. bir kendisi. bu yeter zaten. her şeyi, herkesi götürdün demektir.
keşke kendini bırakıp gidebilse insan. ama olmuyor. hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
yani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınamıyor.
böyle gidiyor iste. bir yanımız "kalk gidelim", öbür yanımız "otur" diyor. "otur" diyen kazanıyor. o yan kalabalık zira. iş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma duygusu... en kötüsü alışkanlık. alışkanlığın verdiği rahatlık, monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. kalıyoruz. kuş olup uçmak isterken ağaç olup kök salıyoruz.
evlenmeler...
bir çocuk daha doğurmalar...
borçlara girmeler...
işi büyütmeler...
bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. misal, ben... kapıdaki rex'i bırakıp gidemiyorum. değil bu şehirden gitmek, iki sokak öteye taşınamıyorum. alıp götürsem gelmez ki... bütün sokağın köpeği olduğunun farkında. herkes onu, o herkesi seviyor. hangi birimizle gitsin? "sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır; evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin. kendi imalatımız küfeler. ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. ölüm var zira. ölüme inat tutunmak lazım. inadına kök salmak lazım. bari ufak kaçışlar yapabilsek. var tabii yapanlar. ama az.
sadece kaymak tabakası.
hepimiz kaçabilsek...
bütçe, zaman, keyif...
denk olsa. gün içinde mesela...
küçücük gitmeler yapabilsek. ne mümkün. sabah 09.00, aksam 18.00. sonra başka mecburiyetler. sıkışıp kaldık. sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı. hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. bir ömür karşılığı bir ömür yani. ne saçma. bahar midir bizi bu hale getiren? galiba. ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim. gittiğim olmadı hiç.
ama olsun... istemek de güzel.
+insanlar üstüme üstüme geliyor sanki, bazen herşeyi bırakıp çekip gidesim geliyor mahmut abi.
-oğlum bak 4 seferdir gidip geliyorum yeter lan ver borcunu, sonra siktir git nereye gidiyorsan!
kişisel entry girmek istemesemde elimde değil yapacağım. bir gün yapmak istediğim şey. bir gün herkesten herşeyden kaçmak. belki bir köye sığınmak aptal entelce bir davranışla yada hiç bilmediğim bir şehre yerleşmek yine sosyal hayatta birey olarak kalarak. ama ne olursa olsun gitmek güzel şey.
yapılabilse en güzel ve esaslı eylemdir...
yeniden doğmanın dünyada ve yaşanırken yaşantılanabilmesidir..
yapabiliyor muyum..hayır..ama çokça aklımda..
ömre ait yüzleri hiç yaşamamış kılmakla eşdeğer yapar.kırılgan eller duruyorsa arkada bu nasıl kolay olabilir. bazen gitmek gerekir, kalbin o olanca ağırlığıyla gitmek gerekir.
karardır. arkana bakmadan, herkesi arkanda bırakıp gitmektir. aslında çözüm değildir ama umuttur, umudunun bittiği andaki doğan tek umuttur. acıları bitirmez ama belki dindidir, belki bişeyere yardımcı olur umududur. düştüğünü anladığın andaki umuttur. *
Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.