her şeyi bırakıp çekip gitme isteği

    53.
  1. önce geçmişin tutar yakandan.
    öyle sıkı kavrar ki seni, kurtaramazsın kendini.
    hesaplaşmaların, kararsızlıkların, sahiplendiklerin geçiririr ayaklarına görünmez bir ipi...

    sonra sevdiklerin tutar kolundan.
    hesap sorma hakkını herkes bulur kendinde ve derler çekinmeden:
    "dur bakalım nereye"?
    bir açıklama yapmak zorundaymışsın gibi ikna etmeye çabalarsın sende.
    sanki hak verirlerse için rahat edecekmiş gibi.

    kimsenin hak vermesini bekleme.

    bilir misin kendisine hak verilmesini dileyenler sıklıkla gidemeyenler olmuştur ve gene onlardır seni döndürmeye çalışan aldığın bu karardan.
    ve çok enteresan ikna etmek için seni, yaşadıklarını, bir sebeple sindirmek zorunda kaldıkları olumsuzlukları anlatırlar.
    dikkat et dolar gözleri hala, seneler önce başlarından geçmiş olanları anlatırken.

    "bu mudur"? dersin bazen.
    "budur" derler çekinmeden.
    "hepimiz geçtik bu yollardan"... onların teselli etme maksatlı söylediği bu söz kafanı karıştırır belki. muhakemen bitmediyse içinde, öyle ya meyillidir gönül etkilenmeye.

    endişelerin kavrar belinden sonra, yapıştırır seni duvara.
    geleceğe dair umudun değildir çekip gitme nedenin öyle ya, ne daha kötü olursa?
    gelecek kaygısı büker cesaretinin belini.

    amatör boksörlerin ilk önce burunları kırılırmış antremanlarda, sen de acemiysen bu hayatta önce hevesin kırılır ben diyeyim sana ve bu darbeyle yüzüstü kapaklanırsın yere.

    ama sorarım "hiç çekip gittin mi"?
    umursamadan, kalp kırmaktan korkmadan, çevrene aldırmadan, açıklama yapmadan, elveda demeden?
    hiç o denli vazgeçtin mi?
    her şeyi bırakıp çekip gitmek isteyenin yaşamaktan vazgeçtiğini sananlar kanımca aldanırlar hoş boğulduğu yerden sırf daha rahat nefes alabilmek için gidenler de zaten onlara aldırmazlar.

    düşünmemek lazım bazen, hesap kitap yapmamak.
    aldırmamak, bazen de bencil olmak...

    sahiplendiklerinin artık istemediklerin olduğunu gördüğünde,
    tüm alışkanlıklarını tükürmek istediğini fark ettiğinde,
    unuttukların hatırladıklarından çoksa ki can yakar bu da,
    hatırlamak istiyorsan unuttuklarını,

    illa cesur olmaya gerek yok, korkudan tir tir titreyerek gitmek gerekir bazen.

    burda kulak verelim ahmet telli'ye:
    gitmek / o kaos duygusu, aklın / sarsıntılarla yorgun düşüşü / bilincin kamaşması belki de / rehin bırakılacak bir şey yok / unuttuklarından başka.

    geçmişinden kaçtığını iddia edenler asla bilemeyecekler; geçmişini özlediğin için çekip gittiğini.

    sen burda mısın hala?
    ne o "git" demelerini mi bekliyorsun yoksa?

    söylemiş miydim çevresindekilerden hep bir onay bekleyenler sıklıkla gidemeyenler olmuştur bu hayatta.
    29 ...
  2. 9.
  3. bugünlerde herkes gitmek istiyor.
    küçük bir sahil kasabasına,
    bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

    hayatından memnun olan yok.
    kiminle konuşsam aynı şey...
    herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

    öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
    bir kendisi.
    bu yeter zaten.
    herşeyi, herkesi götürdün demektir.
    keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
    ama olmuyor.

    hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
    yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

    böyle gidiyoruz işte.
    bir yanımız "kalk gidelim",
    öbür yanımız "otur" diyor.

    "otur" diyen kazanıyor.
    o yan kalabalık zira...
    iş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
    güvende olma duygusu...
    en kötüsü alışkanlık.
    alışkanlığın verdiği rahatlık,
    monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
    kalıyoruz...
    kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

    evlenmeler...
    bir çocuk daha doğurmalar...
    borçlara girmeler...
    işi büyütmeler...
    bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

    misal ben...
    kapıdaki rex'i bırakıp gidemiyorum.
    değil bu şehirden gitmek,
    iki sokak öteye taşınamıyorum.
    alıp götürsem gelmez ki...
    bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
    herkes onu, o herkesi seviyor.
    hangi birimizle gitsin?

    "sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
    evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
    kendi imalatımız küfeler.

    ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
    ölüm var zira.
    ölüme inat tutunmak lazım,
    inadına kök salmak lazım.

    bari ufak kaçışlar yapabilsek.
    var tabii yapanlar, ama az.
    sadece kaymak tabakası.
    hepimiz kaçabilsek...
    bütçe, zaman, keyif... denk olsa.
    gün içinde mesela...
    küçücük gitmeler yapabilsek.

    ne mümkün.
    sabah 9, akşam 18
    sonra başka mecburiyetler
    sıkışıp kaldık.
    sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
    bu kadar ağır olmamalı.

    hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
    ne saçma...
    bahar mıdır bizi bu hale getiren?
    galiba.

    ben her bahar aşık olmam ama
    her bahar gitmek isterim.
    gittiğim olmadı hiç,
    ama olsun... istemek de güzel..

    can yucel
    21 ...
  4. 267.
  5. sıklık ile gelmekte olan istektir. bırak her şeyi git muğlaya yerleş diyorum. yemiyor tabi bir anda öyle.
    14 ...
  6. 266.
  7. Bu istek vardır üstad. insan doğası gereği, kaçıp gitmek ister elbet. Eş, dost, akraba ne tanıdık bir sima nede hiç kimseye benzeyecek. Öyle bir yerde olacak ki, yepyeni bir sayfada bulacak kendini. Bu yeniden doğma isteği gibi birşeydir. Ama elimizde de değildir. Kaçamazsın, seni bir çok şey bağlar farkında olmadan.
    7 ...
  8. 127.
  9. art arda yaşanan hayal kırıklıklarından sonra düşülen boşluğun neden olduğu karmaşık duygu yükü.
    6 ...
  10. 262.
  11. Her şeyi bırakacağım da kalkıp gidecek bir yerim olmayınca oturuyorum hep oturduğum yerde.
    5 ...
  12. 270.
  13. Son zamanlarda aklımdan çıkmayan tek şey. Yeni şehir, yeni ev, yeni iş, yeni arkadaşlar, yeni bir hayat.
    5 ...
  14. 224.
  15. Suan en çok istediğim şeydir. Ama bir öğrenci olduğum için bunu yapamam. Çünkü sistem izin vermez. Eski çağlardaki gibi rastgele meyve toplayarak, hayvan avlayarak yasayamam. Yasatmazlar. Çünkü bir diploma alıp bir yerlerde ise girmem gerekir. Çünkü birilerinden emir almam gerekir. Çünkü bazıları bunu istiyor. Ama sevgili sözlük bu yazımı unutmayacağım. Mezun olunca biraz para biriktirip çekip gideceğim(mühendislik okuyorum). Asla geriye bakmayacagim. Bakınca sadece bok görüyorum arkamda çünkü. Sadece hayatıma sıçan insanları görüyorum. Ya iyi şeyler yok, ya da ben göremiyorum. Böylesi boktan bir hayatı da istemiyorum. Oğuz atay'in da dediği gibi 'küçük oyunlar istemiyorum artık albayim. Ben ölmek istiyorum sayın albayim ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılaşacağını görmek istiyorum. Insan tehlikeli oyunlar oynamak istiyor albayim. Bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Kelimeler albayim. Kelimeler bazı anlamlara gelmiyor.'
    5 ...
  16. 25.
  17. durup geçmesini beklemek en iyisi belki de... ama olmuyor işte her zaman. gitmek istiyorsun ne var ne yoksa gerinde kalsın, peşine takılmasın istiyorsun. kendini bulmaya gitmen gerektiğini hissediyorsun ama bir şeyler her daim paçandan çekiyor geri döndürüyor seni. daha çekilmez, daha kaçılası oluyor işte o zaman "her şey" sırf bu yüzden gözler kapayıp bu hissin geçmesini beklemeli insan. geri döneceği ve daha yorulacağı için...
    5 ...
  18. 263.
  19. En fazla 20 liralık çekip gidebiliyorum:’(((
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük