şöyle çantanı alıcaksın, motora atladığın gibi gideceksin uzaklara, seni bunaltan her şeyi geride bırakacaksın. yeterince uzaklaştığını hisettiğinde duracaksın bir gölgelikte sadece kuş seslerini dinlemek için. denize gideceksin mesela, o sonsuz maviliği içine çekeceksin her nefeste. ne dır dır ne vır vır, kimse olmayacak etrafında, tek gürültü denizin şımarık dalgalarından gelecek. sonra çıkacaksın bir yamaca, uçurumun kenarına kadar geleceksin, hani sert bir rüzgar esse atacak seni aşşağı, aşşağı baktığında korkacaksın, ölmekten korkacaksın. ölümü hissedeceksin ki yaşamın farkında ol.
tabi bi süre sonra geri döneceksin yarım kalan sorunları çözmek için, ama artık daha dinç ve daha berrak düşünebileceksin...
çeşitli olayların artık kişinin üstüne çok gelmeye başlamasıyla doğan istek... placebo şarkılarını dinlemek, beatles' ın şarkı sözlerinin altında yatan anlamın farkına varmakta bu duruma sebebiyet verebilir...
yalnızlık düğümlenip o çözüldüğünüz anlar bitmiştir, kadife sesli aşk melodileri çizmeye başlamıştır kalbinizi, çizikler derin atılmaya yüz tutmuştur. Evinizi aramaktasınızdır neresi diye. Kalmak mı onsuz, gitmek mi onla daha doğru karar cevap bulamamaktasınız.işte o anda herşeyi bırakıp gitmek diye avaz avaz bağırır suskunluğunuz.
"Oysa ki özgürlüğü seçmek
Başka vücudlar sevmek
Bir şehri tam kalbinden
Beyninden
Vurup gitmek
Var aklımda
Bir yağmur çok uzaklardan
Çağırıyor
Gelirsen, severim
Diyor"
kokteyldir esasında, sitem ve isyan arası. hayat gözler önünden slowmotion tadında akarken, omuzlara çökmüş bu kasveti kabulleniştir. bir süre düşünce evresi geçirilir. sorgular başlar, ufuklar seyredilerek. gitme zamanı gelmiştir. fiziki olarak aynı şehirde, aynı sokakların aynı kaldırımları arşınlanır belki . ama "bırakıp gitme isteği" farklıdır. iç dünyanın, bir başka merkeze taşınmasıdır. yamandır.
kavimler göçü masum bir çocuğun yaladığı elma şekeri gibi kalır, bu sonsuzluğa karışmış hissiyatın tanımsız yolculuğu yanında..
depresif haller, bu yöndeki düşüncelerin hakim olduğu zamanlarda,sıkılmışlıklar, yaşanmışlıkların verdiği yükten olsa gerek, kalmak için bir sebep bulamamaktan kaynaklanan durum olmakla beraber, başka bi kentte, yerde vs. yeni bir başlangıç yapma isteğide sayılabilir.
iki kişilik gerçekleşen istektir aslında.kişi yalnız değildir yani. sen ve kafanın içindekiler(onlar) sen nereye onlar seninle birlikte oraya.zamanla üstesinden gelinirse pek âlâ güzel sonuçları olabilir.
hiçbirşeyin tadının tuzunun kalmadığı durumdur.
ne yaşam tad verir, ne arkadaşlar, ne aile...
hiçbirşey.
tek çare gitmektir. gitmek. bilmediğiniz bir yere...
ama sonra kafaya dank eder, beyininiz yanınızda geldiği sürece nereye giderseniz gidin sıkıntı, üzüntü, dert sizinle gelecek. *
olum ben anlamıyorum bu tripleri yahu. nereye gideceksin lan artist? izliyorlar into the wild ı ondan sonra yok ben süperberduş olacağım, yok efendim buralar çekilmez artık. bırakalım bu ayakları. bunları söylerken kaç tane kızı etkilerim, kaç tane kızı hoplatırımı düşünmüyorsan ne olayım. artistsiniz olum hepiniz ama seviyorum yinede sizi. öperin.
Sen..Bunları yaşamamın, bunu istememin herşeyin sebebi sen.. Bir bakışta, bir gülüşte sarsılıyorum toparlıyamıyorum kendimi.. Bak unuttum bitti derken tekrar başa sardı bak yine herşey... Unuttum demiştim kalbimin en derinine attım demiştim ama yine su yüzüne çıktın işte...Her yağmur yağdığında her güneş açtığında, ne zaman gezdiğimiz yerlere gitsem aklıma sen kalbimde sen.. Aslında sen bensin biliyorum.. Ama ben sen değilim bunuda biliyorum...Seni bir başkasına delicesine aşık görmek varya mahvediyor beni.. Elimde olsa 1 dakika durmam bu kahpe yerde 1 dakika bile... Herşeyi bırakıp çekip giderim ..Aslında zor gitmek herşeyi bırakmak seni bırakmak anıları bırakmak..Ama öyle bir fırsatım olsa zoru başarıp giderim..Gidemiyorum lanet olsun ki gidemiyorum ... Her gün biraz daha bitiyorum ama gidemiyorum!!...
"ne kadar hızlı koşarsan koş, asla vicdanından kaçamazsın", sözü ile kişi ceketini alıp gitse bile gidişinin ruhunda bıraktığı izler yüzünden asla çekip gitmiş olmayacaktır. aynı duygular daha derinden yaralayacaktır. çünkü başkalarının sözlerinin etkisi, ruhunun sözlerinin etkisinin yanında hiçliği temsil eder. kişi ancak ruhundan kurtulduğunda gerçekten bedeni özgür kalacaktır ve çekip gitmiş olacaktır. beni yalnızlığımla baş başa bırakın.
tren ile yapılanı makbuldür. her insanın hayatında bir kere yapması gereken bir eylemdir. hiç tanımadığınız kasabanın bir otel odasında traş olmadan, yatağınızı toplamadan, saçlarınızı taramadan, dişlerinizi fırçalamadan kalmak; gitmiş olmanın başlangıç aşamasıdır. kırmızı şarap ve bir de şiir. çekip gitmeyi tamamlayan da budur bana kalırsa. bir bunalım hali değildir bu durum, hayattan bezmişlik de değildir, tam aksine hayatın diğer yüzünü anlamdırmaktır. kendini tanımaktır. tanımlanmaya ihtiyacımız vardır. ve bunu bir nebze gitmekle çözümleyebiliriz.