önce geçmişin tutar yakandan.
öyle sıkı kavrar ki seni, kurtaramazsın kendini.
hesaplaşmaların, kararsızlıkların, sahiplendiklerin geçiririr ayaklarına görünmez bir ipi...
sonra sevdiklerin tutar kolundan.
hesap sorma hakkını herkes bulur kendinde ve derler çekinmeden:
"dur bakalım nereye"?
bir açıklama yapmak zorundaymışsın gibi ikna etmeye çabalarsın sende.
sanki hak verirlerse için rahat edecekmiş gibi.
kimsenin hak vermesini bekleme.
bilir misin kendisine hak verilmesini dileyenler sıklıkla gidemeyenler olmuştur ve gene onlardır seni döndürmeye çalışan aldığın bu karardan.
ve çok enteresan ikna etmek için seni, yaşadıklarını, bir sebeple sindirmek zorunda kaldıkları olumsuzlukları anlatırlar.
dikkat et dolar gözleri hala, seneler önce başlarından geçmiş olanları anlatırken.
"bu mudur"? dersin bazen.
"budur" derler çekinmeden.
"hepimiz geçtik bu yollardan"... onların teselli etme maksatlı söylediği bu söz kafanı karıştırır belki. muhakemen bitmediyse içinde, öyle ya meyillidir gönül etkilenmeye.
endişelerin kavrar belinden sonra, yapıştırır seni duvara.
geleceğe dair umudun değildir çekip gitme nedenin öyle ya, ne daha kötü olursa?
gelecek kaygısı büker cesaretinin belini.
amatör boksörlerin ilk önce burunları kırılırmış antremanlarda, sen de acemiysen bu hayatta önce hevesin kırılır ben diyeyim sana ve bu darbeyle yüzüstü kapaklanırsın yere.
ama sorarım "hiç çekip gittin mi"?
umursamadan, kalp kırmaktan korkmadan, çevrene aldırmadan, açıklama yapmadan, elveda demeden?
hiç o denli vazgeçtin mi?
her şeyi bırakıp çekip gitmek isteyenin yaşamaktan vazgeçtiğini sananlar kanımca aldanırlar hoş boğulduğu yerden sırf daha rahat nefes alabilmek için gidenler de zaten onlara aldırmazlar.
düşünmemek lazım bazen, hesap kitap yapmamak.
aldırmamak, bazen de bencil olmak...
sahiplendiklerinin artık istemediklerin olduğunu gördüğünde,
tüm alışkanlıklarını tükürmek istediğini fark ettiğinde,
unuttukların hatırladıklarından çoksa ki can yakar bu da,
hatırlamak istiyorsan unuttuklarını,
illa cesur olmaya gerek yok, korkudan tir tir titreyerek gitmek gerekir bazen.
burda kulak verelim ahmet telli'ye:
gitmek / o kaos duygusu, aklın / sarsıntılarla yorgun düşüşü / bilincin kamaşması belki de / rehin bırakılacak bir şey yok / unuttuklarından başka.
geçmişinden kaçtığını iddia edenler asla bilemeyecekler; geçmişini özlediğin için çekip gittiğini.
sen burda mısın hala?
ne o "git" demelerini mi bekliyorsun yoksa?
söylemiş miydim çevresindekilerden hep bir onay bekleyenler sıklıkla gidemeyenler olmuştur bu hayatta.
insanların yüzde 99.9'u böyle bir isteğe sahiptir ama kimsenin maçası yemez afedersiniz. gideceksin buralardan denir ama hep lafta kalır. gidenler ise alkışlanası insanlardır, zor bir iştir çünkü her şeyi geride bırakıp gitmek hemde çok zor...
bir gün gideceğiz buralardan her şeyi bırakıp ama geç olacak, çok geç...
aslinda cok ezikce bir istek olsa da hemen hemen her insan hayatinin bir doneminde istemistir herkesi, her seyi ardinda birakarak kacip gitmeyi. ama engel olan seyler vardir bu gidise cogu zaman. bazen korkudur bu, gittigin yerde ne yapacagin, sevdiklerin olmadan nasil yasayacagin korkusu ya da basaramama korkusu. cunku herkesi, her seyi birakip gitmek demek basaramayipta geri dondugunde onlari ayni sekilde ayni yerde bulamamak demektir cogu zaman. seni seven insanlari yuzustu birakip gitmissindir ve kimse seni yeniden kollarina almayacaktir bir anda. bazen yurek el vermez gitmeye. dayanamaz arkasinda biricik anasini birakmaya insanin yuregi, dayanamaz onun ugrunda her seyi yapan babasini yuzustu birakmaya, dayanamaz cigerinin kosesi olan kardesini savunmasiz, birakipta gitmeye insanin yuregi. dayanamaz ki agladigi zaman onunla beraber gozyasi doken can dostlarini birakip gitmeye insan. ah bu korkular olmasa, ah bu sevgi olmasa oyle bir gidecektir ki aslinda ama yapamaz iste. gitmek yerine hayatin tum zorluklarina ragmen gulmeyi, kendin icin degilse bile sevdiklerin icin gulmeyi ogrenmek zorunda kalirsin. icinde firtinalar kopar, gozyaslarini geceleri yastigina akitirsin sessizce ama gulersin seni sevenlerin yuzune yine ertesi sabah. bi tiyatro sahnesinde gibisindir artik. hayatin bir senaryodan ibaret yasar gidersin umarsizca.
Her şey değildir aslında o her şeyi sürükler birkaç şey . Ufacık bir şey hayatınızı bir anda değiştirebiliyorsa eğer durum hem vahimdir hem de mühim. Kısır döngü misali nereden nereye geldiğinizi anlayamayabilir bambaşka bir kısır döngünün içine girebilirsiniz. *
günlerden pazartesi hafta boyunca her gün iki sınav var bu sınavlardan şu ana kadar sadece iki tanesine çalışılmış onlarada üstün körü, anne bu seferde geçemezsen sınıfı seni okuldan alırım diyor, baba zaten senden adam olmayacağının farkında,
üstelik üç gün önce terkedilmişsin herkes sana ne oldu o kız diye soruyor.
o anda isteğim kadar bir daha hiç istememiştim bu eylemi gerçekleştirmeyi. üstüne nice badireler atlattım çok daha zor durumlarda kaldım ama o an yaşanan hissin yoğun tadını hala duyumsayabiliyorum. insan zamanla savaşmayı acıyla başa çıkmayı öğreniyor. gençlikte ise sıkıntılı durumun geçeceği ilerde anı olarak kalacağını farkedemiyor insan.
Demem o ki insan gençken her şeyi bırakıp çekip gitmiyorsa bir daha hep kalıyor... ve bu her şeyi bırakıp çekip gitme isteği geçmişte kalmış zavallı bir duygu oluyor...
o şehir senin bu şehir benim gezen zavallı memur aileesi mensuplarının düşünmek bile istemediği durum..iyi kötü olsun daim olsun. 20 yaşında 18 ev sayısız komşu adı dahi hatırlanmayan arkdaşlar heryerde yeni eleman olarak çağrılmak..yok yok hep hep ama hep aynı olsun herşey en iiyisi
sorumlulukların ağırlaşarak birer yük haline geldiği ve insanın kendisini boğulacak gibi hissettiği durumlarda akla gelen ama bi türlü gerçekleştirilemeyen istek.
gerçekleştirmesi kolay bir istektir. birini seversiniz ya da severmiş gibi yaparsınız. ona herşeyim dersiniz. ve bir gün herşeyinizi bırakıp çekip gidersiniz. bu kadar basit. ama ne işinize yarar bilemem.
bırakılanların bir süre sonra can yakmasından korkulan istek.
sıradan bir bunalım anında karar verilen, buhran atlatılınca zayıflayan istek.
gittiğinde huzur bulunulacağı sanılan ama sağlam kafayla düşünüldüğünde huzurun gitmekte olmadığı kanısına verilen istek.
her şeye rağmen dönem dönem ciddi manada ayyuka çıkan istek. istek varda isteği gerçekleştirecek...neyse susuyorum.
yaşadığı hayattan çok sıkılan kişilerin tek isteğidir. haklı bir istektir. çoğu kişide en azından bir kere görülmüştür.
çoğu zaman gerçekleş-e-mez o ayrı.
yaşadığınız şehir, çalıştığınız iş, üzerinizdeki sorumluluklar, yani elinizi kolunuzu bağlayan, sizi olmak istediğiniz yerde değil de olduğunuz yerde tutan ne varsa hepsini boş verip gitme isteğidir.
sonunu, yarınını hiç düşünmeden hareket edebilme isteğidir. zordur bu his ile dolu dolu iken buralarda kalmak. hele bir de bahar gelmişse.
hayatından işinden okulundan eşinden ailesinden evinden kedisinden kısaca hayattaki kendi duruşundan memnun olmayan yeni bir hayat yeni bir başlangıç arayan insanların yapmak istediği davranıştır. eğer durum bu kadar vahimse kaybedilecek pek bir şey yok demektir. sadece biraz cesur olmak gerekir bunu yapmak için .
nedir bu kadar gitme meraklısı yapan bizi? nedir yani? ne zor gelebilir mesela? aşk? yoksulluk? aile? çevre? iş? ne bizi böyle çekip gitmeye itebilir?
zaten o muhteşem gün geldiğinde yanımıza hiçbir şey alamadan çekip gideceğiz. neden bu kadar acele etmek? biraz daha keyfini çıkartmak gerekmez mi? bir an önce gitme sevdalısı olmanın mantıksızlığını anlamak gerekmez mi?
tepeden tırnağa kadar acı ve hüzün, yoksulluk ve çıkmaz sokaklar ile dolu olsa bile hayat çekip gitmeye değmez! gidilen hiçbir yer bırakılandan daha iyi değildir. gittiğiniz her yerden her şeyini bırakıp gidenler de var. demek ki hiçbir yer bırakılan yer kadar güzel değil. ee, zaten o gün geldiğinde mecburen gideceğiz o zaman kalıp keyfini çıkartmak, kaçınılmaz olan bu tecavüzden zevk almak daha iyi değil mi?
bunaltıcı bir hayatın içinde kalındığında oluşan istek.herşey ters gitmiştir, tahammülsüzlük baş göstermiştir bri de vefasızlık eklenince iyice küsülmüş içe dönülmüştür. zaman zaman her insan kişisinde görülebilir bir durumdur.
birilerine mesaj göndermek, bazı şeyleri unutmak için bir yoldur lakin geride bırakmak istediğin şeyler yol arkadaşın olur. eğer olmuyorsa da bunun adı çekip gitmek değil siktir olup gitmek olur. ne gidene ne kalana bi yararı vardır. çare değildir yani, kısacası oturun oturduğunuz yerde.