insanoğlu olmasından kaynaklanmaktadır. yetinmez hiç bir zaman sahip olduklarıyla. sonu yoktur dilediklerinin, hayal ettiklerinin... olmaması durumunda evinde sessizce ölmüş birine dahi özenebilmektedir.
nefes alamaz bir anda otururken, kendi kendine ölüm senaryoları yazar ve hepsi birer birer boşa çıkar. yine kalabalıkta yalnızdır ya da öyle hissetmek istediği için öyledir.
yoktur bir süre çaresi o ruh halinin, bitmesi gerekenler bitmez, olması gerekenler olmaz, dalında çürüyen meyve misali bırakır kendini hayata. sadece durur.
düşünür ki ne de çok şeye sahip olduğunun farkına varır. ancak ne çare hala vardır sahip olamadıkları; içten bir gülüş, bir bebeğin saflığı hep vardır eksik bir yanı.
bilir ki ne yaşamak paklar onu, ne de ölmek.
onun ihtiyacı olan tek şey aslında aç gözünü doyurmak.
yetinmeyi bilmeyen insandır muhtemelen.
yani her şeyi vardır fakat bunlar onun için bir anlam ifade etmez, her şeyi vardır fakat sevgilisi yoktur, her şeyi vardır fakat topallıyordur.
bilemezsin azizim,
(bkz: hayat ne garip materyalistler falan)
her şeye sahip olmak mümkün değildir. sadece karşısındakinin sahip olmak istediklerine sahip olabilir. sahip olmadıkları sahip olduklarından her zamanki gibi daha cazip gelir.
sahip olunan şeyleri madde ile ölçen birinin anlamasının mümkün olmadığı, bir durumdur.
ölmek isteği, umutsuzluk anlamında insanın ruhen gelebileceği en son noktadır ve genellikle de sahip olunan maddi şeylerden bağımsızdır.